7 Temmuz 2013 Pazar

YARIM ASIR SONRA AYASOFYA’DA İLK CUMA

Trabzon'da işgal suretiyle uzun yıllardır müze statüsünde tutulan tarihi Ayasofya Camii, 52 yıl aradan sonra yeniden cami olarak ibadete açılarak, yıllar sonra ilk kez Cuma Namazı eda edildi.



52 YIL SONRA GERÇEKLEŞEN ADALET

1245 yılında kilise olarak inşa edilen ve 1461'de Fatih Sultan Mehmed Han'ın Trabzon'u fethi sonrası camiye dönüştürülen Ayasofya, olağanüstü haller ve savaş dönemlerinde göçmenler için geçici iskân yeri, askeri hastane, Rus işgalinde ve 2. Dünya savaşı sıralarında da ise askeri depo ve benzinlik olarak da kullanıldı. 
 

İşgal suretiyle ibadetten alıkonulan Ayasofya Camii; millet vicdanını rahatsız ediyor, kendi öz yurdunda din ve vicdan hürriyetine, halkın hür iradesine ve özgürlüklere, ülkenin bağımsızlığına gölge düşürüyordu.



TEK ÇİVİ ÇAKILMADAN CAMİYE DÖNÜŞTÜ
Uzun yıllar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müze olarak işletilen tarihi mekân, hukuki sürecin tamamlanmasının ardından geçtiğimiz aylarda asil sahibi olan Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yıl başından beri yapılan çalışmalar neticesinde Ayasofya'nın, sadece ana kubbe altında kalan kısmı camiye dönüştürüldü.



Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Fatih Sultan Mehmed Han Vakfı’na ait ve tapusunda cami kaydı bulunan bu eseri Kültür Bakanlığı’ndan geri almasıyla birlikte asli hüviyetine kavuşturma işlemleri kısa zamanda tamamlandı. İç kısmında tek çivi dahi çakılmadan yapılan düzenleme ile hem turistlerin gezisine imkân tanındı hem vakfiyenin gereği olarak ibadete açıldı.



Halısı serilen, mihrap ve minberi yerleştirilen bölümdeki kilise dönemine ait freskler ise perde ile kapatıldı. Diğer kısımlarının müze haliyle korunduğu tarihi eserde, cami olarak ibadete açılan bölümdeki freskler namaz vakitleri dışında perdelerin açılmasıyla turistler tarafından görülebiliyor.



Tarihi mekânın hazır olduğunu duyan vatandaşların geçtiğimiz hafta cemaatle ilk vakit namazını (28 Haziran 2013 Cumartesi günü ikindi namazı) kıldığı Ayasofya Camii, bugün cuma namazı ile 52 yıl aradan sonra resmen cami olarak yeniden ibadete açıldı.



DUYANLAR CUMA NAMAZI İÇİN AYASOFYA’YA KOŞTU

Tarihi caminin açılışına Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Trabzon Müftüsü Veysel Çakı, Trabzon Vakıflar Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan ile gazeteci – yazar Sadık Albayrak'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.



İL MÜFTÜSÜ VEYSEL ÇAKI İLK CUMA’YI KILDIRDI

Müftü Veysel Çakı'nın namaz öncesi Ramazan ayı, oruç ve çocuklar için açılan yaz Kur’an kurları ile ilgili vaaz verdi, cami imamı da hutbede Ramazan ayı ve orucun öneminden bahsetti. Cuma namazını ise Müftü Veysel Çakı kıldırdı. Müftü Çakı, Trabzon Merkez’de 224 ve4 Trabzon dahilinde de 915 camiye hizmet verdiklerini açıkladı.



Caminin iç mekânının küçük olmasından dolayı aralarında bayanların da bulunduğu çok sayıda vatandaş namazını dışarıda kıldı. Oldukça duygusal anlar yaşayan vatandaşlar, Ayasofya'da namaz kılmaktan çok memnun olduklarını ifade etti.
Tarihi eseri ziyarete gelen yabancı turistler de cemaati meraklı gözlerle izledi.


VAKIFLAR GENEL MÜDÜRÜ DR. ERTEM’İN AÇIKLAMALARI
Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, namaz öncesi basın mensuplarına yaptığı açıklamada, 50 yılı aşan bir zaman sonra ilk defa Ayasofya’da Cuma namazı kılınacağını belirterek, şunları söyledi:
"İki yıl önce İznik Ayasofya camisini açarken demiştik ki; ‘90 yıl sonra burada yine Allah nidalarının yükselmesinden son derece memnunuz.’
50 yıl sonra bu mabette de Allah nidalarının yükselmesinden memnunuz. Genel Müdürlük olarak vazifemiz vakfedilen şartlara uygun olarak o yerlere fonksiyon vermek.

Ben buralıyım. Üzülerek söylemek istiyorum, Ayasofya camisiyle ilgili hemşehrilerimin süreçte gösterdikleri tavır hakikaten beni üzdü. Bunu sitem olarak değerlendirin. İznik Ayasofya camiini açtığımızda orada da tepki oldu ama bu tepkiler dava açma sürecine gitmedi. Oysa orası Hıristiyanlar için daha önemli bir mabet.

Başbakan Yardımcımız geçen yıl Ramazan’da buranın ibadete açılacağını açıkladı. İlk karar verdiğimiz günden itibaren destek veren de tepki gösteren de oldu.

Bu tür yapıların çok önemli bir talihsizliği var. Bu yapılar ibadethane olarak inşa ediliyorlar, ama bir dönem geliyor bu fonksiyonun dışında tamamen bambaşka bir amaçla müze olarak hizmet vermeye devam ediyorlar. Belki de bu yapılar için yapılacak en kötü uygulama bu. İbadethane olarak inşa ediyorsanız o fonksiyonu vermeniz gerekiyor."




"TURİST SAYISINI AZALTACAĞI ELEŞTİRİLERE KATILMIYORUM"
Adnan Erttem, Ayasofya’nın müze statüsünden çıkarılmasının Trabzon’un turist sayısını azaltacağı yönündeki eleştirilere de katılmadığını vurgulayarak:
"Üşenmemiş hesap yapmışlar ve Trabzon’un yıllık 500 bin dolarlık kaybedeceğini ortaya çıkarmışlar. İbadethaneden para kazanmayı düşünen zihniyet var. Onlar için burası bir ticari müessese. Olaya tamamen duygusal bakıyorlar. Üç beş turist gelecek, bunun hesabını yapıyorlar. Dünyevi endişeler bunlar. Burası uhrevi amaç için inşa edilmiş. İnsanların ahirete yönelik ihtiyaçlarını gidermek için inşa edilmiş. Yapmamız gereken ön önemli şey şu; bu mabedi ticarileşmekten, bu insanların dünyevi endişelerine mahkûm eden zihniyetten kurtarmamız gerekiyor. Ancak o zaman burayı özgürleştirebiliriz" dedi.


"BURADA ÇOĞUNLUK HIRİSTİYAN YA DA YAHUDİ OLSAYDI"
Ayasofya Müzesi’nin camiye dönüştürülme sürecinde tepki aldıklarını, bir çok kişinin "Müze olarak kalsın. Camiye ihtiyaç mı var?" diye eleştiri getirdiğini de hatırlatan Vakıflar Genel Müdürü Ertem, şöyle devam etti:
"İbadethanelere hayatı veren insanlardır. Buranın nüfusu Müslüman. Çoğunluk Müslüman’sa ibadethanenin cami olması gerekiyor. Eğer buranın çoğunluğu varsayalım ki Hıristiyan veya Yahudi olsaydı burayı müze olarak tutarlar mıydı? O arkadaşlar bu soruya ‘evet’ diyorsa söyleyecek sözümüz yok.
Buranın tapusu Fatih Sultan Mehmed Han Vakfı’na ait. Bunu inkâr edemezler. Mahkeme kararıyla tescil edildi. İddialar da boşuna kuru gürültü. Eğer ticari bakarsanız rızkı veren Allah’tır. İbadethaneye dönüştürüldüğünde turist azalacağı yönündeki iddia tamamen boş bir iddiadır. Ben de daha fazla insan geleceğini iddia ediyorum.

Burada bir obje sergileniyor muydu? Burası yapı olarak müzeydi. Biz yapıyı mı kaldırdık? Gelsin insanlar ziyaret etsin. Turnikeleri de kaldırdık ki insanlar daha rahat gezsin.
 
Fresklere dokunmadık, insanlar gelip bakabilir. Sultanahmet Camii de bir camidir ama açık alan müzesidir. Yaklaşımımız hamasi değil. Birilerine mesaj vermek değil. Burası bir vakıftır ve sorumluluğu bize aittir. Her vakıf malının emanet edildiği şekilde yaşatılması konusunda sorumluluğumuz var."


Ertem son olarak Trabzon’da 5 kuruluşun Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi konusunda yaptığı suç duyurusuyla ilgili olarak da:

"Vakıflar Genel Müdürü de Anıtlar Yüksek Kurul üyesi. Biz ezbere iş yapmıyoruz. Bundan sonra burası için bir proje hazırlayacağız. Restorasyona ihtiyaç var. Temelinden çatısına kadar ne ihtiyacı varsa giderilmesi konusunda proje hazırlayacağız ve kurula sunucağız. Onay alınca da yapacağız.

Çevre düzenlemesi de yer alacak proje içinde. Aslına uygun biçimde ibadet edilebilir, rahat gezilebilir fonksiyon vereceğiz. Yapılan suç duyurusunun çok fazla bir mahiyeti de yok bu yönden. Boşu boşuna ortalığı bulandırmak için suç duyurusu yapılıyor. İznikliler suç duyurusunda bulunmadı ama benim hemşehrilerim bulundu" ifadesini kullandı.


Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem:
"Buralar ibadethane olarak inşa ediliyorlar, ama bir dönem geliyor ve tamamen fonksiyonlarının dışında müze olarak hizmet veriyorlar. Belki de bu yapılar için yapılacak en kötü uygulama bu. İbadethane olarak inşa ediyorsanız öyle hizmet vermeli." ifadesini kullandı.



"İBADETHANELER AMACINA UYGUN KULLANILMALI"

Tarihi mekânın cami olarak ibadete açılmasının turizmi etkileyeceği iddialarına da karşı çıkan Ertem, bu mekânların dünyevi ve ticari endişeler için değil, uhrevi amaçlar için yapıldığına dikkat çekti.
Bu tür yapıları ticarileştirmekten ve dünyevi beklentileri mahkûm eden anlayıştan kurtarmak gerektiğinin altını çizen Ertem; "Buralar ancak o zaman özgürleşir, başka türlü özgürleşmez." diye belirtti.
Ertem, cami olarak kullanıldığında da daha fazla turist geleceğine inandığını dile getirdi.



Camiye ihtiyaç olup olmadığı eleştirilerine de cevap veren Ertem, şöyle devam etti:

"Buranın nüfusu Müslüman. Eğer burada çoğunluk Müslüman ise buranın vasfının da cami olması gerekiyor. Varsayalım ki buranın çoğunluğu Hıristiyan ya da Yahudi olsaydı, burayı müze olarak tutarlar mıydı? Eğer bu soruya o arkadaşlar 'evet' diyorsa, o zaman söyleyecek sözümüz olmaz."


Ayasofya'nın tapu kayıtlarında Fatih Sultan Mehmed Han Vakfı'na ait olduğuna vurgu yapan Genel Müdür, şunları dile getirdi:

"Hala kalkıp da vakfiyesinin olmadığını iddia ediyorlar. Biz bunun belgelerini ortaya koyduk. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Osmanlı'dan 42 bin tane vakıf var. Biz bu araştırmaları tapulardaki mülkiyetlerden çıkartıyoruz. Ama arşivlerimizde 26 bin tane vakıf senedi var. Yani 16 bin tane vakfın senedi yok elimizde. Ama bunların tapuya intikal etmiş kayıtları var. Bu da tapusunda Fatih Sultan Mehmet Vakfı. Bunu inkar edemezler. Çünkü buranın böyle olduğu mahkeme kararıyla tescil edildi. Böyle olmasıydı biz zaten burayı müze fonksiyonundan çıkartıp, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devri kararını alamazdık. Kaldı ki arşiv belgelerde buraya tayin edilmiş imamlar var. Yine buranın cami olarak kullanıldığına bizzat şahit olan yaşayan tanıklar var. Bunun dışındaki iddialar laf-ı güzaftan başka bir şey değil."


Hamasi bir yaklaşım içerisinde olmadıklarını dile getiren Ertem, her vakıf eserinin kendi amacına uygun kullanılmasını sağlamanın birinci vazifeleri olduğunun altını çizdi. Ertem, çalışmalar yapılarken yapıya zarar verildiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunanlara da sitem etti. Ertem, o dilekçeye imza atan 5 isimden daha fazla 2863 sayılı yasaya vakıf olduklarını söyledi. Ertem, hiçbir şekilde yapıya müdahale etmediklerini, kaldırılabilir tefrişat yaptıklarına dikkat çekti.

Tarihi mekânın yeni bir bakıma ihtiyacı olduğunu da kaydeden Ertem, temelinden çatısına kadar bütün ihtiyaçların giderilmesi için proje hazırlayıp, kurula sunacaklarını ve oradan çıkacak karara göre restorasyonunu yapacaklarını sözlerine ekledi.


İLK CUMAYI KILANLARA LOKUM VE ÇİKOLATA
Cuma namazının ardından Ayasofya’dan ayrılan cemaate Vakıflar Genel Müdürlüğü görevlileri tarafından içinde lokum ve çikolata bulunan paketler hediye edildi. Ayasofya’yı ziyaret etmek için gelen turistler de namaz kılanları izledi ve fotoğraflarını çekti.

Bilindiği üzere, Ayasofya'nın bir süre önce mahkeme kararıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildikten sonra, Fresklerin üzeri; asma tavan ve özel perdelerle kapatılarak, geçen 28 Haziran’da ikindi namazıyla ibadete açılmıştı.
 
05 Temmuz 2013 Cuma