HABER:TÜRKTİME
Zeynep Gürcanlı'nın analiz haberi...
Avrupa Birliği ile ilişkiler konusu, devlet kurumları arasında hep bir rekabet/çekişme konusu oldu.
Başlangıçta bu çekişme, Dışişleri Bakanlığı ile DPT arasındaydı.
Turgut Özal döneminde, AB ile ilişkiler konusunda DPT öne çıktı.
Ancak Özal sonrasında, Dışişleri Bakanlığı’nın etkisi gün be gün arttı.
Ak Parti hükümetinin ilk dönemlerinde, Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı sırasında da, DPT, AB ile ilişkiler denkleminde tamamen devre dışı kaldı;
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği kuruldu. ABGS, her ne kadar doğrudan Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olmasa da, fiilen Dışişleri diplomatlarının etkisinde bir kurum haline geldi.
Ta ki, Başbakan Erdoğan’ın AB ile ilişkilerden sorumlu özel bir bakan atama kararına kadar;
Egemen Bağış’ın “baş müzakereci” ilan edilip, Devlet Bakanı atanmasının ardından da çekişme, alttan alta sürdü. Bağış’ın atandığı ilk dönemlerde, Dışişleri bürokratları “Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin patronu, Müzakere heyeti başkanıdır. Bu da, Dışişleri Bakanı’dır. Başmüzakereci, müzakere heyeti başkanına bağlı çalışır” mesajını vurgulayarak vermeye devam ettiler.
AB BAKANLIĞI; VESAYETİN SONU MU?
Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı son kabine formasyonunda, AB işlerinin “devlet bakanlığı” olmaktan çıkarılıp, “icracı”, bağımsız bir bakanlık haline getirilmesi, bu açıdan Türk dış politikası genelinde, Avrupa Birliği ile ilişkiler özelinde çok büyük önem taşıyor.
AB Bakanlığı, “bağımsız bir icracı bakanlık” olması, bu yapıyı, bir başka icracı bakanlık olan Dışişleri Bakanlığı ile eşit hale getiriyor.
Nitekim, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın yeni bakanlık oluşturulması kararı konusunda yaptığı açıklamanın satır aralarında da bu duruma atıf bulunuyor.
Açıklamasında Bağış, Türkiye’nin Avrupa Birliği Bakanlığı’nı kurarak Avrupa Birliği’ne katılım yönündeki kararlılığını bir kez daha ortaya koyduğuna dikkat çekti.
Ancak önemli/kilit cümle, hemen ardından geldi;
“Hükümetimizin, çalışmalarında on yılını doldurmuş olan Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’ni, doğrudan Başbakan’a karşı sorumlu olmaya devam edecek şekilde tam yetki ile donatılmış bir Bakanlığa dönüştürme kararı, Türkiye’nin müzakere sürecindeki bütün siyasi engellere rağmen Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda gösterdiği kararlı çabalarını sürdüreceği yönünde Avrupa Birliği’ne verdiği önemli bir mesajdır.”
Bu uzun cümledeki, küçük bir cümlecik, durumu ortaya koyuyor. Ne diyor Bakan Bağış;
“Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’ni, doğrudan Başbakan’a karşı sorumlu olmaya devam edecek şekilde tam yetki ile donatılmış bir Bakanlığa dönüştürme kararı.”
Çok diplomatik bir ifade; Ancak anlamı şu;
“AB işleri, artık Dışişleri’ne değil, doğrudan Başbakanlığa bağlıdır…”
Dışişleri Bakanlığı’nda sıkıntı hâkim bugünlerde...
Kolay değil;
Bakanlığın en önemli işlevlerinden biri, fiilen elinden alınmış oldu…
Hürriyet
Kaynak: www.turktime.com - 10 Haziran 2011 - 19:24
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder