19 Temmuz 2010 Pazartesi

ATALAY: 'Yaşadığım Her Deneyim Bir Merdiven Çıkardı'

TAKA GAZETESİ - Röportaj: Gazeteci Muharrem MERMERTAŞ
Spor Yöneticisi, Hemşehrimiz, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay’a Konuk Olduk ve ATALAY sorularımız yanıtladı.

Reklam İçin Bilgilendirme Şart
  
‘Bana göre reklam vericileri de eğitmek lazım. Kanalize etmek lazım. Reklamın nasıl alınacağını da, basına medyaya anlatmak lazım.’ 
Avni Aker’i Ambalajlayacağız
‘Akyazı`daki stat yetişmediği için Avni Aker`i 2011’deki açılış kapanış için hazırlayacaksınız. İyi bir örtü iyi bir giydirme hazırlamanız lazım ki, stat gecekondu görüntüsünden çıksın.’

Trabzonspor Projeler Üretemedi
‘Trabzonspor kalıcı projelerde ısrar edemedi. Trabzonsporlu şampiyonluğu yaşamaya kendini şartladı, günü kurtarmak için günlük tedbirler alındı, onlar da şampiyonluk getirmeyince sürekli politika değişikliğiyle yaz boz tahtasına döndü.’

Gazeteci kökenli, Gençlik ve Spor eski Genel Müdürü, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay’la konuştuk. Atalay’la basını, ardından 2011’i ve son olarak da Trabzonspor’u masaya yatırdık. Çok çarpıcı tespitleri olduğuna bizzat tanıklık ettik:

TAKA: Öncelikle hoş geldiniz, sizin memleketiniz Trabzon`u yakından izliyorsunuz ve Trabzon’da sizi izliyor ve sizinle gurur duyuyor, başarılarınızdan dolayı. İsterseniz daha öncesinden başlayalım. Basındaki serüvenden bahsedebilir miyiz halkımıza. Kendinizle yaşamınızla ilgili. Sizi nasıl bir süreç getirdi buraya. Bu kadar başarılı oldunuz?

MEHMET ATALAY: Tabi biz bu memleketin çocuğuyuz, bu topraklar bizi yoğurdu. İlk ve orta kısmı burada okuduk. Trabzonsporlu yıllar, bizim çocukluğumuzun başladığı yıllardır. Gazete okumaya öyle başladık, radyo dinlemeye öyle başladık. Gerçekten de sporu sevdirdi. Bugün burada birbirinden değerli insanlarla tanışıyorsak, gerek teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı ve Özkan Sümer gerek futbolcular.

Şenol Güneş’ten, Ali Kemal`e kadar en son Hamilere kadar süreç bize sporu sevdiren unsurlar. Okul gazetesiyle başladı, daha sonra yazılı ilk defa basında Karadeniz gazetesinde yazılarımız çıktı. Bu bizim için bir gurur vesilesiydi.

Daha sonra fakülteyi kazandık. İstanbul`da okuduk. Liseden sonra üniversitede Tercüman gazetesinde çalışmaya başladım. Buradaki ilk yazılarımızın rolü büyüktü tabii. Basın hayatımızda spor müdürlükleri var.

Zaman Gazetesinde yaptığımız ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nde de Spor AŞ Genel Müdürlüğünde Sayın Başbakanımız Belediye Başkanı olunca bizde Spor AŞ Genel Müdürlüğüne getirildik. Hem basında hem belediyecilikte hem bürokraside çeşitli kademelerde bulunmanın avantajını yaşadık.
Gazeteciliğin büyük faydaları oldu. Araştırmacılığı öğreniyorsunuz, kaynağından öğrenmeye çalışıyorsunuz, bunun yollarını buluyorsunuz. Bir sorun çözümünü buluncaya kadar mücadele etmeyi öğreniyorsunuz. Ya da bir bileni bulmayı öğreniyorsunuz. En büyük avantaj bunlar. Birde çok büyük tecrübe kazandık. Birikimi olanlarla aynı çatı altında buluştuk. Bir yazıyla Bakanlar size ulaşıyor. Siz çok etkin bir konumda olduğunuzu hissediyorsunuz.

TAKA: Sayın Genel Müdürüm zorlandığınız anlar oldu mu?

MEHMET ATALAY: Zamanla özgüven ortaya çıkıyor ve Türk sporunu çözme olayı ortaya çıkıyor. Hele spor basınında çalışınca Adidas’ın reklam sloganı olarak kullandığı "impossible is nothing" hiçbir şey imkânsız değildiri kafanıza koyunca hiçbir şeyin imkânsız olmadığı görmüş oluyorsunuz. Olması gerekeni ideali yapmaya karar vermişseniz ona giden bütün yolları aşıyorsunuz.

Bazen devlette çalışırken mevzuat değişikliklerini kanun değişikliklerini, kanun çıkarma, bazen başka bakanlıklarla ilgili birimlerle çözülüyorsa onları ikna etme, sivil toplum örgütleri ile çözülüyorsa kaynaşmak ve en hızlı çözme yollarını buluyorsunuz.

Bütün bunlar sizi olgunlaştırıyor. Size takım çalışmasını öğretiyor. Küme düşen bir takımın en iyi oyuncusunu değil de şampiyon olan bir takımın yedek oyuncusunu transfer etmeyi bu konuda tercih eder kulüpler onu görüyorsunuz.

Bunu görünce de takım oyununun ne kadar önemli olduğunu ben yerine biz demenin önemini görüyorsunuz. Bütün bunlar bir bikirim oldu. Biz de bu birikimlerle basınla bürokrasiyi, belediyeciliği kulüpçülüğü federasyon yöneticiliğini kısa zamanda bağdaştırma zenginliğini yaşadığımız için ekstra avantajımız oldu.

TAKA: Sayın Başbakanla İstanbul da Belediyede yakın bir diyalog kurdunuz. Ondan sonra sizi hep kritik görevlere atadı. Son olarak basın ilan kurumuna atadı. Basın ilanda ne gibi değişiklikler düşünüyorsunuz. Çağ değişirken siz de basın yayını çağa uyarlayacaksınız anladığım kadarıyla. Neler düşünüyorsunuz?

MEHMET ATALAY: Hükümet Sayın Başbakan önderliğinde büyük çalışmalar yaptı. Hemen her müessese güçlenerek çıktı bu dönemden. Basınla ilgili gelişmeler hızlı olmadığını kabul etmek lazım. Basını siz bütünüyle dizayn edemezsiniz. Bunun bir sivil tarafı da olduğu için sansüre girmemeye sansür telakki edilebilecek olayları gündeme getirememek için uzak duruyorsunuz. Ama ciddi şekilde yapılanma ihtiyacı var. Devlet desteği olmadan da yapılanmayı kendi başına sağlayamaz.

Bu açıdan da belki tereddütler var basında ama hükümetimiz bu konuda ciddi adımlar atmakla beraber daha çok özel sektörü sivil inisiyatife bıraktı. Ben basınla ilgili yapılacak. çok işim olduğunu düşünüyorum. Türkiye`de basında okunma oranı tirajların 4 milyon 800 bin civarında olması yerel medyada da okunma oranının düşük olması kitap okunma oranının düşük olması ülkenin gelişmesi açısından olumsuz bir nokta. Bütün bunlar gidermek için çalışmak lazım.
Gazeteleri tiraj alacak iyi duruma getirmek lazım. İnsanların okuma alışkanlığını geliştirecek çalışmalar yapmak lazım, basını güçlendirmek lazım. Yeni yıldızlar yetiştirmek lazım. İletişim Fakültesinden mezun olan gençlerimize okuldayken staj yaptırarak, okulu bitirdikten sonrada iş vererek geliştirmek lazım.

Gazetelerin mektepleri mutlaka görevlendirmesini temin etmek lazım. Bunun ötesinde tabi çok büyük bir potansiyel olan reklam potansiyelini orta çıkarmak lazım. Reklamcılık da büyük bir kültürdür.

Devlet ilan olarak basın ilan kurumu vasıtasıyla kamu ilanlarında basını destekliyor. Ama bu yeterli değil, iş alanında iş dünyasının, iş alanının kendi değerlerini tam sağlamak lazım. Bunun da reklamla olabileceğini anlatmak lazım. Bunu ısrarla onlara anlatana kadar, bana göre reklam vericileri de eğitmek lazım. Kanalize etmek lazım. Reklamın nasıl alınacağını da uzman kişileri çalıştırmasını isteyerek basına medyaya anlatmak lazım.

Bugün yazılı basın değil sadece gündemimizde olan internet basını radyo ve yerel televizyonlar var. Bir de çağımızın hiç inkâr edilemez internet medyası var. Bunun bir hukuki alt yapısı yok. Bu da bir gerçek, bunu hukuki bir dayanağa kavuşturmak lazım.
Bütün bunları bir araya getirdiğinizde işte bugün basından sorumlu Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç. İşte bu çok büyük bir avantaj, çünkü hükümet çok güçlü birtakım projeler hazırlandığında basınla ilgili yapılanma gündeme geldiğinde bunları hayata geçirebilecek bir mekanizmanın başında RTÜK ona bağlı TRT ona bağlı A.A öyle.

Basın Yayın Enformasyon Kurulu Sayın Bakanımız tarafından yürütülüyor. Basın İlan Kurumu ise Başbakanlığın ilgili kuruluşu örnek bir teşkilat ama bütün bu kuruluşlara el ele kol kola çalışabilir.

Biz de bu konuda çalışıp bir büyük projeyi belki bir çatı kuruluşunu oluşturup bütün sorunları, sarı basın kartının sorunlarından tutunda, çalışma hayatına kadar, maaşların düşüklüğünü engelleyecek, insanların hayat standardına uygun bir ortamı yakalayacak bir maaşa kavuşturmaya.

Daha iyi baskı, daha iyi şartlarda gazete çıkartmak, basın özgürlü bunun dışında da özel durumlarda savaş ve benzeri durumlardaki habercilik anlayışına kadar pek çok şeyi oturtmak lazım. Bunun içinde böyle bir çalışmayı yapıyoruz. Basın ilan kurumu olarak da aktif rol alacağız. Sayın Başbakan Yardımcımıza sunarak, Sayın Başbakana sunarak bu konuda gerekli ilerlemeleri sağlamaya çalışacağız.

TAKA: 2011`le ilgili bir soru sormak istiyorum. 2011’de siz de aktif bir görev almıştınız. İşler iyi gidiyordu ama nedense siz Basın ilana geçtiniz. O organizasyonda belli sıkıntılar var. Şu anda. 2011’in başarılı olma ihtimali de konuşuluyor. Sizin bu konuda bir yorumunuz olur mu? Siz Trabzonlu ve bu şehrin yetiştirdiği bir bürokratsınız çünkü?

MEHMET ATALAY: 2011’e adaylığın her aşamasında bulunmuş, fikir bazında üretip, uygulamaya koymuş bütün kurum ve kuruluş işbirliği yapmış bir kişi olarak şunu söyleyebilirim bu büyük bir olimpiyattır, olimpiyatlardan sonraki en kapsamlı organizasyondur. Bir uluslararası olimpiyatlar var. Bu da Avrupa`nın Olimpiyatı.

En baştan beri söylüyorum, 50 ülke katılıyor ama dünyanın en ileri gelen 50 ülkesi katılıyor. Bu olimpiyatların provası yapılıyor. Bu yaştaki gençler ilk büyük tecrübelerini burada yaşıyor. Ondan sonraki yarışları büyük olimpiyatlarda oluyor. Dünyanın gözü kulağı burada oluyor. Bunun içinde bunu bu büyük organizasyonu aldık. Bir şekilde aldık.

5 ülkeyle yarışarak aldık. Alırken de çok güçlü ülkeleri geçtik. Hollanda var, bunun içinde İspanya var. Danimarka, İtalya, Litvanya var, aldık.

Bu organizasyon küçük bir organizasyon değil. Kimse bunu hafife almasın. Sıradan bir organizasyon olarak geçiştirmememiz lazım. Bu organizasyonu daha önce Paris yaptı, Moskova yaptı. Brüksel yaptı. Belgrad yaptı.

TAKA: Trabzon kıymetini bilmedi mi bu organizasyonun?

MEHMET ATALAY: Trabzon kıymetini bildi ama daha hassas olunması gerektiğini biliyoruz. Biz Türkler olarak organizasyona aç bir milletiz. 2003 yılından itibaren organizasyonlara saldırdık. Almak için büyük gayret sarf ettik. Bu sayede de dünyanın en büyük organizasyonunu ülkemize almayı başardık. Aldığımız her organizasyonu en iyi yapacağız ki, Türklerin farkı densin. Diğerleri gibi yapılırsa bir farkı olmaz. Mesela Universiya 22 kere yapılmıştı, 23’ncüsü İzmir`deydi. Biz en iyisini yapınca farkı ortaya çıktı.

O organizasyonu yapınca başka organizasyonların kapısı açıldı. İşte Türklerin farkı denildi. Şimdi gençlik olimpiyatlarının da ülkeleri yaptı. Niye böyle kötü yaptınız da kimseye denmedi. Ama şu bir gerçek Türkler bu işi ciddiyetle yaparsa bütün ülkelerin gözü kulağı bizde olacak.

Her gittiği yerde oylamalarda, dünya basketbol şampiyonası, dünya atletizm şampiyonası, yüzme, voleybol şampiyonasında olimpiyatlarda oy kullanan sayısız delege ve belki buraya Olimpiyat komitesi üyesi en az 50 delege gelecek. Bunlar İstanbul`daki olimpiyatlar için de oy kullanacak. Siz onlara gençlik olimpiyatlarını bile çok güzel yaptı dedirtirseniz büyük avantaj sağlarsınız.

Bunun için ekstra tesis yaptık. 7500 kişilik salon yaptık. O salonlar, oteller ve olimpiyat köyümüz dünyanın en güzel manzaralı olimpiyat köyüdür. 20’den fazla olimpiyata gittim bu kadar güzel manzaralı bir olimpiyat köyü yok. Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürümüz, çok güzel bir hızla bunları tamamlayacak ve dünyadan gelen geçler 4 yıldızlı otelde konaklayarak.

Yolların yapılması gerekiyor, belediyelerin, kaymakamlık, polis, jandarma, gönüllülerimiz herkes bu sınavı başarıyla yapmalı ki tam takdir göresiniz. Otellerimizin sayısı artıyor bu bir avantaj, valisiyle, belediye başkanıyla, rektörüyle ayrılmaz bir bütün her yerin ayrılmaz üçlüsü, onların çabalarıyla, sivil toplumla.

Ticaret Sanayi Odası, basın, hepsi işin içinde olacak herkes azami gayret sarf edecek ve organizasyon en iyi olacak. Bunun içinde Trabzon`un sıradan olmaya lüksü yok. Her haliyle olacağına inanıyorum. Ben bu işin fiyasko olmayacağını da düşünüyorum. Ama en iyi olması gerekir.

İlk fireyi biz stadı yetiştirememekle verdik.

TAKA: Bazı ihalelere itirazlar var. Tesislerin yetişmemesi de gündemde şu anda. Kurumun içinde de belli sıkıntılar var...

MEHMET ATALAY: Şimdi ihaleler iptal olsa bile. Keşke iptal olmasaydı ama onlar için hala şans olduğunu düşünüyorum. Biz İzmir de on bin kişilik salonu yedi ayda tamamladık. Trabzon`un 2011`e kadar hala 1 yıl gibi bir zamanı var. En uzun tesis 5 ayımızı alsın yine yetişir. Tesislerin biteceğini düşünüyorum önemli olan artık tesisle değil de organizasyonel olarak Trabzon`u hazırlamak. Fındığı, peştamalı pazarlamak.

Sürmene bıçağından, yörenin diğer özelliklerine, kemence pazarlamaya kadar. Güney Afrika vuvuzelasını pazarladı, dünyanın en berbat sesi ama çok ciddi bir şekilde yaygınlaştı. Dün Trabzon da gençler vuvuzela çalıyordu. Demek ki, bundan para kazanabiliyor. Yaylanızı, denizinizi, güzel Sümela`nızı, bu muhteşem coğrafyayı pazarlayabilmelisiniz.

TAKA: Potansiyel var ama bunu harekete çıkarabilmek çok önemli..

MEHMET ATALAY: Tabii artık buna kafa yormak lazım. Hala biz tesisleri konuşuyorsak bunda bir sıkıntı var demektir. Tesisleri bitirtecek insanlar tesislerle ilgilenecek. Bunun dışında fikir jimnastiği yapacak, insanlar bir araya getirilecek. Uzmanlar buraya getirilecek.

Bu konuda duayen insanları uzman inanları üniversitedeki hocalar sivildeki insanlar. Emekliye ayrılmış bürokrat ya da siyasiler, bir kenarda unutulmuş, beyin göçü halinde başka yerlerde bulunan insanlardan yararlanma gibi bütün insanları bir araya getirerek, bunu tanıtıma, turizme çevirecek bundan sonra da büyük organizasyonların yapılmasını sağlayacak bir kazanca dönüştürmek lazım.

Büyük proje budur. Bunu yaparsanız Trabzon bundan sonra turist sayısını üçe beşe katlarsa ancak olacak bu iş.

İtalya sırf bir kenti turizme açabilmek için, Dünyaya tanıtabilmek için yaptı bu organizasyonu. Daha sonra Lübnan`a gittiğimizde baktık ki, bütün tesisler oteller yıkılıyor sahil yeniden düzenleniyor, yeni oteller yapılıyor çünkü o şehir o organizasyonu yaptıktan sonra artık bir turizm şehri oluyor..

Soçi 2014 kişi Olimpiyatlarına hazırlanıyor. Siz bu fırsatları kaçırabilirsiniz. Sochi Trabzon`un önüne geçebilir. Siz daha avantajlısınız daha sıcak bir iklimdesiniz. Ben Sochi`ye hiç gitmedim ama Trabzon`un daha tarihi bir kent olduğunu turistleri daha cezp edecek bir coğrafyaya sahip olduğunu düşünüyorum. Yeter ki projelerinizi yapın.

TAKA: Olmadı Akyazı geç kaldı?

MEHMET ATALAY: Biz açılış kapanış seremonisini Akyazı`da yapmak isterken şimdi Avni Aker de yapacağız, bu bir gerçek. Karadeniz oyunlarına bile çok gönüllü, yapmadık ama ne yaptık stadın dışını içini süsleyerek giydirme yaparak sanki yeni bir statmış gibi sunmaya çalıştık ama bir yere kadar sunuyorsunuz.

O zaman Akyazı`daki stat yetişmediği için yine Avni Aker`i açılış kapanış için hazırlayacaksınız. İyi bir örtü iyi bir giydirme hazırlamanız lazım ki, stat gecekondu görüntüsünden çıksın. Bir büyük organizasyona ev sahipliği yapacak duruma gelsin isteriz.

TAKA:
Sayın Genel Müdürüm son bir soruyla bitirelim. Trabzonspor yeni bir sürece girdi. Transfer de yapmadı. Kısmi değil de genel bir manada Trabzonspor eski havasına kavuşmasını nasıl sağlayabilir. Bunun yolu nerden geçiyor? Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

MEHMET ATALAY: Trabzonspor kalıcı projelerde ısrar edemedi. Trabzonsporlu şampiyonluğu yaşamaya kendini şartladı, günü kurtarmak için günlük tedbirler alındı, onlar da şampiyonluk getirmeyince sürekli politika değişikliğiyle yaz boz tahtasına döndü. 26 yıl gibi uzun bir süre geçti. Mesela geçen yıllar için söylüyorum şampiyonluğa en yaklaşıldığı sene Şenol Güneş`le çalışıldığı yıllar, tabi Ahmet Suat Özyazıcı ve Özkan Sümer`in kazandırdığı şampiyonluklardan sonra şampiyonluksuz geçen yıllar için söylüyorum, şampiyonluğa en yaklaşılan yıllar Şenol Güneş’li yıllardı.

Ama Şenol Güneş’e de daha fazla opsiyon tanınamadı. Belki yıllar önce şampiyonluk hasreti bitecekti. Şimdi Şenol hoca yeniden döndü. Bana göre en büyük transferdi Şenol Güneş’in dönüşü. Şehir bütünleşti geçen sene kupa şampiyonlu ligde toparlan bir Trabzonspor gerçekleşti. O kadroya rağmen Şenol hoca etrafında kenetlenmeli şehir. Birlik beraberlik olmazsa zaten olmaz.

Artık bundan sonra da transfer ve benzeri olaylara girmek istiyorum, uzmanlık saham değil ama ne gerekiyorsa bütün fedakârlıklar yerine getirilmeli yoksa Trabzonspor yeni bir kayba daha tahammül edebilecek durumda değil. Şenol Güneş’le bu başarı yakalanmazsa yeniden sil baştan yapılırsa bir 26 yıl daha kaybetmeyi göze almamalı diye düşünüyorum. Bu zor bir şey değil birlik beraberlik.

Takıma hocaya sahip çıkmayı Bursaspor kanıtladı. Anadolu`dan yeni bir şampiyon çıkması da büyük bir renklilikti. Hocanın istediği oyuncular alınarak Trabzonspor yeni yarınlara hazırlanmalı. Trabzonlular her alanda başarılı insanlar. Her alanda Trabzonlu insanları görüyorsunuz. Kendi şehrine sahip çıkma konusunda da şehri büyütme, göçü engellemek de ancak bu şekilde mümkündür. İnsanlar böyle bir şehirler varken başka yerde okumak, çalışmak istemezler. Buraları terk etmek istemezler.

O zaman bunun için de asgari geçim şartlarını hazırlamak lazım. Okuldan iş merkezine kadar burayı hazırlamak lazım. Kenetlenmesi lazım. Belediye başkanımız valimiz, sivil toplum örgütleri hükümetin zaten büyük desteği var.

Olimpiyat da bunun tuzu biberi. Trabzonspor gibi bir marka değeri var. Hepsini bir araya getirip Trabzon`u yaşanabilir dünya turizminin cazip merkezlerinden olması üst sermayen gelebildiği yatırımın azamîye çıktığı bir şehir olabilmesi için herkesin üzerine düşeni yapması lazım bunun içinde ben gelecek adına ümitliyim.

Trabzon halkının da ümitli olması gerektiğini düşünüyorum.

(www.takagazete.com -Tarih: 09.07.2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder