19 Temmuz 2011 Salı

Şair Mehmet Şamil BAŞ’tan "AYKIRI DURUŞ"

TAKA GAZETESİ
Röportaj:

“Birinci Olduğum Yarışmada 20 Ayrı Hata Var” 
Türkiye Yazarlar Birliği Trabzon Şubesi ve Trabzon Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen ve daha en başından birçok eleştiri alan ‘Şiir ve Deneme’ yarışmasının ödül alan şairiyle konuyu ele aldık.
“Trabzon” Konulu Şiir Yarışması’nda birincilik ödülü alan Mehmet Şamil Baş, ödülü kendisinin almasına rağmen yarışmada gördüğü eksiklikleri söylemekten de çekinmiyor.

20 ana başlık altında çok önemli hatanın yapıldığını ifade eden Baş, yarışmaya ‘cenazeyi kaldırmak için’ katıldığını söylüyor. Röportajdaki amacının yeni bir tartışma başlatmak olmadığını belirten Mehmet Şamil, eksikliklerin bundan sonrası için not edilmesi gerektiğini düşündüğünü söylüyor…

Ödül töreninde dereceye girenler sahneye dâvet edilip toplu fotoğraf çekimi yapılmazken, jüri sahneye dâvet edilmiş, plaket verilmiş ve jüriye toplu fotoğraf çekimi yapılmıştır. Bir şiir yarışmasının ödül töreninde ödüllenecek olan, ön plana çıkartılacak ve alkışlatılacak olan sadece ve sadece şiirinden dolayı şairdir.

Sayın Adnan Taç, Sayın H. Nurcan Yazıcı ve Sayın Mustafa Mazlum birinci seçtikleri şairi tebrik dahi etmemiş olmaları üzüntü vericidir. Şiir adına iki kelamı dahi çok görmüşlerdir. Aynı mekân içinde ödüllendirdiğiniz, birinci seçtiğiniz şairin elini sıkmak şöyle dursun, onu tebrik edemiyor olmak nasıl bir jüriliktir?

“Şiir” ayrıdır. “Deneme” ayrıdır. Yarışmaların fikir babalığını üstlenen TYB Trabzon Şubesi, şiir ve denemeyi aynı jüri ile aynı ilânda duyurmaya çalışmaları ve ödül törenini bile aynı başlık altında yapmaları sığ bir düşüncenin ve ne kadar önemli bir şey yapmaya çalıştıklarının farkında olmadıklarını gösteriyor.

Mehmet Şamil: “Hem ödülü alıp hem de eleştiride bulunmak olağan bir duruş değil ama ne yaptığımızın resmini çizmemiz gerekirdi yarın için.”

TAKA: Trabzon Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği Trabzon Şubesi işbirliği ile düzenlenen “Trabzon” konulu şiir yarışmasında “Trabzon Şehrengizi” şiirinizle birinci oldunuz. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

Mehmet Şamil: 1977’den beri bu kentin çocuğuyum. Türk-İslâm Edebiyatında doktora çalışması devam eden bir akademisyenim. Bu yola girmeden önce de şiirle hemhâl biriydim. Fatih’in Trabzon’a yerleştirdiği bir askerin torunuyum. Elbette bir şair olarak şehrimin en güzel şiirini kaleme almak istedim.

TAKA: Yarışma hakkında pek çok eleştiri yapılmışken nasıl oldu da katılmaya karar verebildiniz?

Mehmet Şamil: Trabzonlu bir şair olarak üzerime düşen görevi yaptığıma inanıyorum. Bunu yapmadan önce de en iyi İstanbul şiirini yazarak, bu yarışmaya katıldığımı da bilen biliyor. Bana, jüriden ve organizedeki eksikliklerden dolayı yarışmaya katılmamam gerektiğini söyleyenleri dinlemeyerek “yazar” sıfatıyla jüri olanların da önüne şiir çıkartabilme cesaretini gösterdim. Bunu, bu şehrin çocuğu olarak yaptım.

Trabzon, kadim bir tarihe ve kendine has bir kültüre sahip yegâne şehirlerden biridir. Bu şehrin şiirini kaleme almak da kolay bir iş değildir elbet. Hâl böyle iken bu konuda bir yarışma düzenleyebilmek de azımsanmamalı. Ne var ki, sürecin nasıl işlediği de çok önemlidir. Bu yarışmanın şimdiye değin yapılmamış olması düşünülmemiş olmasından kaynaklanmamıştı. Yarışma hakkında bunca eleştirinin yapılmış olmasında elbette haklılıkları var çoğu ismin. Yerel basında özellikle Taka Gazetesi’ndeki köşe yazarlarının eleştirilerini önemsedim, ancak bu cenazenin de kalkması gerekiyordu benim açımdan. Pek çok eksiklik göze çarpıyor ister istemez. Belediyenin bu organizesinin boşa çıkmamasını istedim. İşin içinde belediyemiz ya da Trabzon olmasaydı katılmazdım.

TAKA: Ödül töreninde ve sonrasında Radyo Aktif’in “Radyo Film” programında eleştirileriniz oldu. Ödülü almışken sizi dertli kılan neydi?

Mehmet Şamil: “Ödüllenmek” nedir? Ya da “ödül vermek” nedir? Ödülü alan ile ödülü veren arasında olması gereken bağ ile ödülün mâhiyeti arasında da bir bağ var mıdır? Ya da kıstasın varlığı, ölçenin ustalığına bağlı değil midir? Buraya bir yığın önemli soru eklemek mümkün. Ödül töreninde şiiri okumadan önce girişini yaptığım ama şiiri okuduktan sonra söyleyemediğim ancak jüri başkanına, kültür müdürüne, belediye başkan yardımcılarına, Trabzonlu şair, yazar dostlara ve “Radyo Film”de pek çok şeyi dile getirdim.

TAKA: Mesela?

Mehmet Şamil: Mesela bir konuda yapılan yarışma, önemine binaen müstakil olmak zorundadır. Duyurusu yapılan şiir yarışması ile deneme yarışması, aynı çatı altına girebilecek kadar birlikte hareket eden dallar değildi. “Şiir” ayrıdır. “Deneme” ayrıdır. Yarışmaların fikir babalığını üstlenen TYB Trabzon Şubesi, şiir ve denemeyi aynı jüri ile aynı ilânda duyurmaya çalışmaları ve ödül törenini bile aynı başlık altında yapmaları sığ bir düşüncenin ve ne kadar önemli bir şey yapmaya çalıştıklarının farkında olmadıklarını gösteriyor.

TAKA: Siz bu duyurunun yerine ulaştığına inanıyor musunuz peki?

Mehmet Şamil: Elbette hayır. Bir yarışmanın duyurusu o alanda ilgisi olan herkese ulaşabilmeli ki duyuru olabilsin. Bu ne yazık ki bu mümkün olamamıştır. Bendeniz yarışma duyurusunu Trabzonlu bir dostun toplu mailinden alabildim. Hâlbuki Türkiye’nin kültür-sanat plâtformlarında ve internet ortamında bu duyuru yer alabilmeliydi. Şiir hususunda en canlı kaynak matbu edebiyat dergileri ve şiirin sanal ortamlarıdır.

Şiir yarışmasının duyurusunu ilgilisine yapmak isteyenler bu kaynaklara ulaşmayı nedense akıl edememişlerdir. Etmişseler bile sonuç ortada yoktur. Duyurunun sadece Trabzon’la sınırlı kalması üzüntü vericidir. Bu da doğal olarak konuya eğilenlerin sayısını azaltmıştır. “Bir yarışmanın duyurusu ilân edildiği andan itibâren yarışma başlamış olur” diye biliriz. Şubat 2010’da haberini aldığım yarışmanın başvurusu 15 Nisan 2010’da başlatılmış. Bu konuya verilen cevap ise mânidar: “Yoğunluğun hafifletilmesi.” Son katılım tarihi ise 15 Mayıs 2010. Takvimde bu gün, resmî bir kurum için Cumartesi’yi gösteriyor.

TAKA:

Yarışma jürisi hakkında ne düşündünüz? Yarışmaya katılmak jüriyi onayladığınız anlamına gelmedi mi sizce?

Mehmet Şamil: Şiir yarışması projesini onaylayan belediye başkanımızın gâyesi elbette ki bu şehre iyi bir şiir kazandırmaktır. Sonuçta yarışmalar birilerine bir meblağ takdim etmek için değil, bir boşluğu doldurmak için yapılır. En iyiyi seçmek ise işin ehline verilecek bir görevdir. Bir şiir yarışmasında farklı sanat dallarıyla ön plâna çıkanların bulunuyor olması işin ehliyeti açısından sakıncalıdır. Kim olursanız olun yazar kimliğinizle şiir jürisinde yer aldığınızda sizi eleştiriler. Bunun nedenselliğinde şöyle bir durum vardır: Bir şair, şiirini değerlendirecek olanın şair olmasını yeğler. Hatta bu konuda şiir kitabının olması ya da şiir yazıyor olmasından çok o kişinin şiirdeki duruşunu ve sözünün geçerliliğini önemser.

Velhâsıl konu “Trabzon” ise ve en iyi Trabzon şiiri seçilecekse ve Trabzon konusunda kalemi ele alacak şairler için jüri seçilecekse ve bu yarışmada resmî bir kurum olarak “Trabzon Belediyesi” varsa şüphe götürmez bir gerçeklikle Trabzon’un şiirde en tanınmış isimlerini jüriye yerleştirmemiz şiir adına yapılacak en ciddi işti.
Bu fırsatı kaçırdık. Çünkü jürilik meselesi keyfe keder bir uygulama değildir. Jüri de bu işi belli bir ücret karşılığında yapar ve yapmalıdır. Bu ortaya çıkacak olan ürün için de gereklidir. Bunun içindir ki işin ehli olması gerekir. Bir asistanın, profesörü değerlendirmeye alıp ona ödül takdim etmesi abestir. Sanırım halen yarışma konusunun büyüklüğünün farkına varılamadı. Öyle ki ciddi bir duyuru yapılmış olsaydı bir de ön jürinin belirlenmesi gerekliydi.

Jüriye verilen değer o kadar önemlidir ki alelâde şiirlerin onların karşısına çıkmasına, değerli zamanlarının alınmasına müsaade edilmez. Ne yazık ki hatalar zinciri buna fırsat tanımadı. Jüri konusunda Trabzon Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nün bir birlik ya da dernek ile çalışma zorunluluğunun olmadığına inananlardanım. Özellikle “Trabzon” konulu bir şiir yarışmasında...

Herkes iyi biliyor ki Trabzon’un usta kalemlerinden çoğu bu birliklere/derneklere üye değildir. Bu da göz ardı edilecek bir durum değildir. Yarışmaya katılmış olmam bu iş için en iyi jürinin kendileri olduğunu ifade ettiğim sonucuna çıkarmaz bizi. İyi şiir her zaman iyidir. Ne yalan söyleyeyim epey terledim bu konuda. Yine de birinci seçebilmişlerdir. Ama değerlendirme kriterleri içler acısıdır.

TAKA: Değerlendirme ölçütlerindeki tutarsızlık nedir?

Mehmet Şamil: Değerlendirme kriterleri kabul edilebilir ve haklı gerekçelere dayanmalıydı. Ölçütlerde “taban puan” diye bir şey çıktı karşımıza. Bunun haberini aldık duyuruda yer almasa da. Her şiir, yarışmaya katıldığı anda 60 puanı cebine koyuverdi. Değerlendirmeler 40 puanlık dar bir alana sıkışıverdi. Taban puan bir hatadır hele hele yüksek bir puan olması apayrı bir hatadır. 10’ar puanlık dilimlerle her jüri; özgünlük, sanatsal değer, konuya uygunluk ve Türkçenin kullanımı alanlarında değerlendirme yaptılar. Şimdi sormak gerekir.

Sanatsal değer kriteri hâriç, diğer alanlarda yeni yazılmış bir şiirin 30 puanı alamaması için ne yapması gerekir? Cevap basit: Özgünlük için alıntılar, intihaller ve şiirin yeni olmaması (ki zaten şartnâmede bu var), konu dışı şiir göndermesi (ki bu da yarışmanın adında var) ve Türkçeyi düzgün kullanamaması (ki böyle bir şiir zaten şiir değildir). Geriye sanatsal değer kalıyor. Yani “Trabzon” konulu yeni bir şiir yazan her yarışmacı,90 taban puanla yarışmaya katılmış gözüküyor. 10 puanlık sanatsal değerle sınırladılar yarışmayı.

Peki, sonuç: birinci olan şiirin puanı 550. Merak ediyor insan; 50 puan nereye gitti? Ölçütlere göre 540 puanı zaten toplamış oluyorum. Sanatsal değer kategorisinden bu şiire verilecek puan, 6 jüri tarafından toplam 10 puan mıdır? Böylesine ciddi bir hata nasıl yapılabildi? Her yarışmacının, “benim 540 puanım nerde” diye sormuyor olması da hayret verici! Bu değerlere göre benden hâriç, diğer ödül alanların -ki içlerinde birkaç Türkçe öğretmeni var- ya Türkçeyi kullanamadıklarına ya konu dışı şiir gönderdiklerine ya da orijinal (özgün) şiir olmadıklarına hükmetmiş sayın jürimiz. Niyetleri iyi olsa da değerlendirme ölçütleri açısından durum budur. Mâdem bu kadar kuralcı davranıyor TYB Trabzon Şubesi, değerlendirme ölçütlerine göre teker teker açıklayıversin puanları da bir görelim nerde kaybedilmiş bu 50 puan?

TAKA: Meydan rumuzuyla katıldınız yarışma. Neden Meydan?

Mehmet Şamil: Başka rumuzlar da kullanabilirdim ama meydan, şiirin kurgusunda önemli bir yerde duruyordu ve şehrin kimliğinde önemli bir mekândır. Hem şartnamede rumuz için de kural koyulmuş. 6 karakterden fazla olmayacak diye. Rumuzlar için karakter sayısı belirlemek içi boş bir kuraldır. Türkçede, Arapça ve Farsça kelimeler yoğun iken ve bu dil yapılarında kelimeler 5 ve 7 karakter sıklığında iken “6 karakter” neden? Basit gibi görünen bu iş beni rumuz seçmede son derece rahatsız etti. Nihâyetinde birinci mansiyonu alan şiirin 7 karakterden oluşan rumuzunu pekâlâ hepimiz gördük. Deselerdi ki Trabzon 7 karakter. Bundan dolayı rumuzlar 7 karakter anlayabilirdik. Birileri rumuz yerine uzun cümleler yazabilir diye böyle bir kural getirmek dayanaksız bir kuraldır.

TAKA: Trabzon Şehrengizi’ni gazetemizde yayınladık. Uzun bir şiir. Şartnameye göre iki sayfayı aşmaması gerekmiyor muydu şiirinizin?

Mehmet Şamil: Evet aşmamalıymış. Aşmadım ki zaten. Ne var ki burada güfte yarışması yapılmadı. İyi bir şiir için sayfa, satır sınırı koyulamaz. Jüri, uzun şiir okumaktan mı imtina etti? Yoksa uzun şiirlerin zaten işe yaramayacağını mı öngördü? Ya birileri uzun bir kurguyu hedef aldıysa şiiri için? Belirlenen kıstaslara göre 1.5 satır aralığında iki sayfada tek sütun bir şiir için, 60 ile 70 satır uzunluğunda şiir yazmak gerekliydi. Sanırım bu kurallarına aykırı hareket etmiş oldum. Çünkü şiirim tam 140 satır. Şiiri, iki sayfaya yerleştirebilmek için çift sütun yapmak gerekti. “Çift sütun yapamazsınız” kuralı şartnamede olmadığı için de değerlendirmeye alınmış.

TAKA: Sonuçların ilânında Trabzon Belediye Başkanı’nın 212 şiirin katıldığı “Trabzon” konulu yarışmaya “yoğun bir katılım” olduğunu belirtti. Buna katılıyor musunuz?

Mehmet Şamil: Yoğun katılımın olduğunu söyleyebilmek için benzer yarışmalara ne kadar bir katılımın olduğunu bilmek gerekir. Örneğin “İstanbul” konulu 3 şiir yarışmasına toplamda 10 bin civarı şiir katılmıştır. Yoğun bir katılım budur.
Ödül töreni için seçilen mekân, yoğun katılım için ne kadar yoğun bir yerdir peki? 100 kişilik bir salon, bahsi geçen “yoğun katılım” için yeterli bir mekân mıdır? Durum bu şekilde iken ödülümü almak için sahneye çıktığımda salonda en fazla 50 kişi vardı. Bu nasıl izah edilebilir? Sonucu açıklamak için salonda bulunan başkanın da ödül töreninde olamayışına ayrıca üzülmek gerek.
TAKA: Pek çok yarışmadan şölenlerden plaketler aldınız. Ödül töreninde aldığınız plaketi önemsiyor musunuz?

Mehmet Şamil: Plakete verdiğiniz değer, ödüllendirdiğinize verdiğiniz değeri ortaya koyar. Plaketin sözlük anlamı bir başarıyı veya durumu belgelemek maksadıyla verilen çeşitli ebat veya şekillerde levhâdır. Pekâlâ bir şair olarak epeyce plaket aldım. Plaket sevdalısı biri değilim. Ne var ki verilen şey bilgisayar çıktısı üzerinde “Trabzon Şehrengizi” şiirimle “birinci” olduğuma dair bir ibâre olmayan bir kâğıt.

“Plaket” dediğimiz şey, tarihe bir nesne olarak not düşen şeydir. Bilgisayar çıktısı bile olsa bu kâğıtta bazı bilgilerin yer alamıyor olması anlaşılamaz. Kaldı ki ödül töreninde dereceye girenler sahneye dâvet edilip toplu fotoğraf çekimi yapılmazken, jüri sahneye dâvet edilmiş, plaket verilmiş ve jüriye toplu fotoğraf çekimi yapılmıştır.

Bir şiir yarışmasının ödül töreninde ödüllenecek olan, ön plana çıkartılacak ve alkışlatılacak olan sadece ve sadece şiirinden dolayı şairdir. Sanatevi bünyesinde birbirlerine plaket vermekte yarışanları gördükçe sanat adına yapılan bu garipliklerin kendini ispat etme psikolojisinin eseri olarak görünmediğini kim iddia edecek.

TAKA: Sizce iyi bir ödül töreni nasıl olmalıydı?

Mehmet Şamil: Ödül töreni bütün bu tartışmalara rağmen “Trabzon” konulu bir şiir şöleni havasında yapılabilmeliydi. İyi bir duyurusu olması gerekirdi bunun da. Jüri başkanı da ödül törenini sunmamalıydı. Jürinin bir ağırlığının olması gerekirdi. Jüriden herhangi bir isim programı sunar mı? Hayretler içinde kaldım ödül töreninde. Dereceye girenlerin de yarısı yoktu salonda. Sanırım yol ücretleri karşılanmadığından oldu bu. Önemsenmedi.

Oysa sizin törene verdiğiniz önemi gösterirdi bu. Bu konuda belediye TYB şubesine şube de belediyeye pas atıp durdu. Jüri şairlerden oluşuyor olsaydı onlardan da dereceye girenlerle birlikte Trabzon konulu şiirler dinlemek isterdik. Yeni şiirin durduğu konum böylelikle alıcısı tarafından hazmedilirdi.

E tabi yazarlarımız vardı orda bizim. Dahası Sayın Adnan Taç, Sayın H. Nurcan Yazıcı ve Sayın Mustafa Mazlum birinci seçtikleri şairi tebrik dahi etmemiş olmaları üzüntü vericidir. Şiir adına iki kelamı dahi çok görmüşlerdir. Aynı mekân içinde ödüllendirdiğiniz, birinci seçtiğiniz şairin elini sıkmak şöyle dursun, onu tebrik edemiyor olmak nasıl bir jüriliktir?
Ayrıca yeterli süre tanınmadı. Deneme ve şiir yarışması ödül töreni için bir saat süre tanıyor olmak akla ziyan. 12 eseri okumak ve ödül takdim etmek nasıl bir saate sığar? Sığmadı zaten. Öyle ki ödülünü alan etrafındakilerle salonu terk ediyordu. Bunun altında yatan çok sebep var. Yakışmadı Trabzon’uma. Elli kişi için mi bin km yoldan ısrarla davet edildim ben?
TAKA: Trabzonlu şair ve yazarların birinci olmanıza karşı sergiledikleri duruştan memnun musunuz peki?

Mehmet Şamil: Sanatevi bahçesindeki sohbetlerimizde ve diğer ortamlarda kimsenin şiirlerin metninden haberdar olmadığını gözlemledim. Şiirin metnini gösterebildiklerimden tebrik edilmek elbette hoştu. Ne var ki sonuçların ilanı üzerinden aylar geçmesine rağmen şiir ve deneme metinlerinin hiçbir yerde yer almayışı internet ortamına bile aktarılmayışı organizasyondaki eksikliği bir kez daha ortaya koyuyor. Nihayetinde birinciye takdim edilen 3 bin TL azımsanmayacak bir ödül. Toplamda şiir yarışması için yapılan maddî masraf, lâyıkıyla kültürel anlamda kazanılmak zorundaydı. Verilen ödüller ne yazık ki sadece parasal alanla sınırlı kalmaktadır. Şiir, okuruna ulaşamamakta ve yeni şiirlerin doğmasına vesile olamamaktadır.

Trabzon Belediyesi, yeni Trabzon şiirleri için bu yarışmanın birincisini teşhir edemezse; bu şiiri, daha güzelinin yazılması için ön plâna çıkartamaz, şehrin herhangi bir yerinde tablolaştıramaz ise kurumsal bir amaç olarak plânladığını yapamamış olur. Maalesef bu konuda çok geç kalındı.

TAKA: Son olarak yeni yarışmalar ve etkinlikler için neler söylemek istersiniz?

Mehmet Şamil: Trabzon konulu şiir yarışması bence uzun yıllar yapılmaması gereken bir yarışmadır artık. Belediyemizin bu tarz etkinliklerde onaylayacağı projenin prestiji açısından jüri seçiminde artık daha sağlam adımlar atacağını düşünüyorum. TYB Trabzon Şubesi de artık adını kullandığı TYB’nin hakkını verecek düzeyde organizasyonlar yapması gerektiğine inanıyorum.

Umalım ki belediyemiz ortaya çıkmasına vesile olduğu bu şiire yapmış olduğu yatırımın hakkını verebilsin ve ben de şair olarak Trabzon’un kültür atlasına iyi bir şiir katmış olduğumu dünya gözüyle görebileyim. Sonuçta gizli hâzine kimsenin işine yaramaz.

TAKA: Bunca eleştiriler içinde Trabzon Şehrengizi şiirinizle Trabzon’un şiirine yaptığınız bu katkıdan ve röportaj için Taka Gazetesi olarak teşekkür ederiz.

Mehmet Şamil: Hem ödülü alıp, hem de eleştiride bulunmak olağan bir duruş değil, ama ne yaptığımızın resmini çizmemiz gerekirdi yarın için. Ben de teşekkür ederim ilginiz için.

(Alıntı: www.takagazete.com-Tarih: 06.07.2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder