Necamettin İLHAN’nın MAKALESİ…
Başörtüsünün dindeki yeri konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 30 yıl önce çok önemli bir fetva verdiği ortaya çıktı.
Buna göre 1980 yılında askerî darbenin hemen ardından dönemin Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş, Diyanet’ten başörtüsü konusunda görüş ister.
Bunun üzerine toplanan Din İşleri Yüksek Kurulu, kadınların başlarını örtmesinin İslam’ın hükmü olduğunu belirten bir fetva verir. Diyanet’in başörtüsü konusundaki ilk ve son fetvası olan kararda,
“Kur’an-ı Kerim’de kadınların başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun ve gerdanlarını örtecek şekilde yakalarının üzerine salmasının emredildiği” vurgulanıyor.
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun kararında “Başörtüsünün sonradan ortaya çıkmış bir âdet değil, İslam dininin bir hükmü olduğu” belirtiliyor.
İlk ve Son başörtüsü fetvası
Diyanet’in 30 Ocak 1980 tarihli görüşü, sonraki dönemlerdeki açıklamalarına da ışık tuttu. Diyanet o tarihten sonra yeni bir başörtüsü fetvası vermezken yetkililer, bu fetva çerçevesinde görüş ifade ediyor.
1980 askerî yönetiminin okullarda kıyafet yönetmeliği hazırlarken başvurduğu Diyanet’in fetvasının ilginç de bir hikâyesi var.
İmam hatiplerde başörtüsünü yasaklamayı düşünen dönemin Milli Eğitim Bakanı emekli General Hasan Sağlam, Diyanet’in bağlı olduğu Devlet Bakanlığı’na başvurarak, kurumun görüşünü öğrenmek ister. Dönemin Diyanet’ten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun acilen toplanması için talimat verir.
Kurul, 8 maddelik bir kararla başörtüsü yasağının hem İslam dinine hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne aykırı olacağını belirtir.
Diyanet’ten istedikleri gibi bir karar çıkartamayan hükümet, bu kez ilahiyat fakültelerinin başörtüsü konusunda karar vermesini ister.
Ancak dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç’ın ‘İlahiyat fakültelerinden de farklı bir karar çıkmaz’ uyarısı üzerine bu girişimden vazgeçilir. Diyanet’in o dönemde verdiği bu karar, sonraki yıllarda bu konuda çalışma yapan İslam âlimleri için rehber olma niteliği taşıyor.
Diyanet’in kararında satırbaşları şöyle:
Cenab-ı Hak, Müslüman kadınların başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun ve gerdanlarını örtecek şekilde yakalarının üzerine salmasını emretmiştir.
İslam’ın doğuşundan günümüze kadar bütün İslam ülkelerinde her asırdaki uygulama da böyle devam ede gelmiştir. Hiçbir âlim hükme aykırı beyanda bulunmamıştır.
Müslüman hanımların başlarını örtmeleri, bazı çevrelerce sanıldığı gibi belli bir zümrenin sonradan ortaya çıkardığı bir âdet veya işaret değil, İslam dininin bir hükmüdür. Bu emirlerin gereği olarak kadınların örtünmesi milletimizin de bir örfü haline gelmiştir.
Anayasa’da din ve vicdan hürriyeti güvenceye alınmıştır. Din ve vicdan hürriyetinin, dinin emir ve yasaklarını hiçbir baskıya uğramadan yerine getirebilme hürriyeti olduğu şüphesizdir. Birini örtünmeye zorlamak nasıl kişi hak ve hürriyetiyle bağdaşmazsa örtünmeyi engellemek de hak ve hürriyete müdahaledir.
Örtünme Atatürk ilkelerine aykırı değildir. Devrim kanunlarında da kadın kıyafetiyle ilgili bir hüküm yoktur. Müslümanlar ‘Ya Allah’ın emri ya Atatürk ilkeleri’ gibi vahim bir tercihle karşı karşıya bırakılmamalıdır.
Necamettin İLHAN - www.ilkhabergazete.com -22.10.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder