NATO'NUN VARLIK NEDENİ
Portekiz’in başkenti Lizbon’da yapılan NATO zirvesinin en önemli gündem maddesi kuşkusuz ki, füze kalkanı sisteminin kurulmasıydı.
Bu olay neden dünya ve Türkiye için önemli?
NATO’nun Türkçe açılımı; Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü.
İkinci Dünya Savaşı sonrası, Sovyet Bloku’na karşı kurulmuş olan NATO aynı zamanda, Dünya sermayesinin ve onun en büyük organize gücü ABD’nin egemenlik stratejisinin silahlı gücü.
Türkiye de, sözde Sovyet tehdidi gerekçesiyle, DP döneminde 1952’de NATO’ya girdi.
Dünyanın çeşitli yerlerinde ve tabi Türkiye’de kontrgerilla-gladyo örgütlenmelerine de giden NATO, Sovyetlerin dağılmasından sonra, ‘’dünyanın her noktasındaki olayları bir güvenlik sorunu olarak gören’’ yeni bir anlayışa (konsepte) oturtuldu. Küreselleşme sürecinde ABD’nin Yeni Dünya Düzeni oluşturma hedefinin, bu hedefin en önemli projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin yaşama geçirilmesinin en önemli askeri ve stratejik dayanağı oldu.
Öyle ki, artık Ortadoğu, Ortaasya, Karadeniz, Afganistan başta olmak üzere birçok yerde ABD’yi değil, NATO’yu görüyoruz. Yani NATO, ABD (Bir ölçüde AB) ya da küresel sermayenin pis işlerinin ve gelecek hesaplarının meşru bir zemini haline getirildi.
YILDIZ SAVAŞLARINDAN FÜZE KALKANINA
ABD, artist başkan Ronald Reagan döneminden bu yana füze sistemleri ile ilgili kapsamlı çalışmalar yapıyor. ‘’Yıldız Savaşları’’ olarak bilinen ve ‘’Stratejik Savunma Girişimi’’ olarak adlandırılan bir proje üzerinde çalışıyor. Adı ne kadar savunma olsa da sistem, aslında kendisine karşı bütün seçenekleri geçersiz kılmayı ve dünyada tam bir askeri egemenlik sağlamayı amaçlıyor.
Dünya üzerinde bir kalkan olacak. Bu uzaydan yönlendirilecek. Bir saldırı anında devreye girip saldırıyı bertaraf edecek. Böylece stratejik ve askeri dengeden kesin egemenliğe geçilecek!
Bazı stratejistler, Sovyetlerin yıkılmasını, bu pahalı proje ile yarışa girmesine ve kaynaklarını bu iş için heba etmesine bağlar.
Sovyetler yıkıldıktan sonra ABD bu projeyi bir süreliğine askıya almış gibi göründü. Ama tabi ki devredışı bırakmadı.
HEDEF KİM?
Gelinen noktada, özellikle son birkaç yıldır bu füze sistemi ısıtılmaya başlandı.
Füze kalkanı, savunma amaçlı görünse ya da açıklansa da, aslında saldırı amaçlı ve düşman olarak kabul edilen unsurlara karşı tehdit içeriyor.
Kim ne derse desin füze sistemi, ABD’nin yeni egemenlik stratejisinin ve BOP’ın olmazsa olmazlarından.
Yakın hedef İran ve denetim dışı olan İslami örgütler. Uzak hedef ise Avrasya’da oluşan yeni güç merkezi; Rusya, Çin ya da Şangay İşbirliği süreci.
Bu projenin hedeflerinden birinin İsrail’in güvenliğini sağlamak olduğunu da unutmayalım.
İsrail Gizli Örgütü Mossad’ın haber sitesi olan Debka’da çıkan bir değerlendirmede, ‘’ABD Başkanı Barack Obama'nın, Türkiye'nin füze kalkanı anlaşmasında İran ve Suriye'nin tehdit olarak nitelenmemesi konusundaki talebine boyun eğerek, İsrail'e verdiği güvenlik garantilerinin değerini düşürdüğünü’’ belirtmesi, bunun en önemli kanıtı. Ayrıca ABD’nin bölgedeki bütün güvenlik varlıkları ile İsrail’in doğrudan bağlantısı bulunuyor.
TÜRKİYE'NİN SÖZDE İSTEKLERİ
ABD, NATO aracılığıyla bu füze sistemini önce Doğu Avrupa’ya yerleştirmek istedi. Ancak Rusya’nın sert tepkisi nedeniyle bu sistem güneye kaydırıldı; Karadeniz ve Doğu Akdeniz!
İşe bakın ki sistemin ulaşabileceği coğrafya, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin kapsama alanında.
ABD ile AKP Hükümeti arasında yapıldığı anlaşılan açık-gizli birçok görüşmede durum ele alınmış.
Kendini, BOP’ın eşbaşkanı ilan eden Erdoğan ve projenin gerçekleştirilmesinde yönetici rolü aldığı anlaşılan Gül için füze sisteminin yerleşmesinde herhangi bir sakınca yok. Ama kamuoyundan gelebilecek tepkilerin karşılanması, İslam dünyasında yaratılmaya çalışılan ‘’yeni kurtarıcı ve koruyucu Erdoğan’’ imajının zarar görmemesi için, sürecin sözde ‘’Türkiye’nin istediği bir yöne’’ oturtulması gerekiyordu.
İşte şu meşhur istekler-koşullar böyle ortaya çıktı. AKP’nin neredeyse tamamen teslim aldığı işbirlikçi ve yandaş medya tarafından büyük zafer gibi sunulan istekler, aslında fazla anlamı olmayan, hatta gülünç denilebilecek unsurlar içeriyor.
En dikkat çekicisi; hedef ülkenin belirtilmemesi ve düğmeye basma kararının Türkiye tarafından verilmesi.
BOP’un memurları Türkiye’yi aptal sanıyor?
Hiçbir zaman zaten açıkça hedef belirtilmez. Belirtmese bile biz, yakın dönem hedefinin İran olduğunu bilmiyor muyuz?
Ne diyor Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, ‘’Biz böyle durumlarda kedidir kedi deriz’’
Düğmeye basma kararını Türkiye verecekmiş. NATO Sözcüsü James Appathurai, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “NATO operasyonu söz konusuysa, düğmeye NATO basar” diyor.
Yani Türkiye’nin koşullarının kabul edildiği filan palavra!
TÜRKİYE İLERİ KARAKOL
Gerçekte olan şudur: AKP Hükümeti ve Gül bu kararla, Türkiye’yi BOP’ın üssü haline getirmiştir.
Türkiye; komşuları, komşu halklar, ezilen uluslar için bir tehdit haline dönüştürülmüştür.
Türkiye, küresel sermaye, ABD, AB ve İsrail’in güvenliği için, olası bir saldırı ya da tehdidi karşılayacak ön cephe yapılmıştır.
Türkiye bir ileri karakol haline dönüştürülmüştür.
Gelecekte Türkiye, bu anlaşmanın yaratacağı büyük stratejik, ekonomik ve politik sorunlar yaşayacaktır.
Bu anlaşma; bugün ülkeyi yönetenlerin hanesine utanç belgesi olarak yazılmıştır.
Abdullah Gül ne diyor: "NATO’nun prestijini biz koruduk, yanlış anlamaları engelledik. Türkiye’nin temel ilkelerini savunarak NATO’nun savunma örgütü olduğunu hatırlattık ve bunu pekiştirdik. Bu zirvede herkes bunu gördü"
AKP'nin de, Erdoğan'ın da, Gül'ün de NATO amaçlarının birer savunucusu olduğunu, NATO'nun çıkar ve prestijini koruma yolunda ülkenin çıkarlarını bile tartışma konusu yapacağını anlamak için başka söze gerek var mı?
İÇ POLİTİK YANSIMALAR
Ayrıca bu karar, AKP’nin ABD stratejilerine bağımlılığının yeni bir güven belgesidir.
Dolayısıyla bunun iç politikada birçok karşılığı olacaktır.
Siyasal baskının arttığı, yeni operasyonların sözkonusu olduğu, seçimlerden AKP’yi çıkaracak yeni oyunların tezgahlandığı zorlu bir dönem!
YAPILMASI GEREKEN
Kuşkusuz olması gereken, ABD üslerinin kapatılması, Türkiye'nin NATO'dan çıkması, ABD'nin nükleer füzelerinin derhal Türkiye'den çıkarılması, yabancı askeri güçlerin ülkeden defolup gitmesi..
Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu
ahmetsefik@hotmail.com
viratrabzon.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder