"Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Han"a karşı karalama gayreti var
Şimdi ise 2011 yılında, Cihan Hükümdarı olan ve Türkiye Topraklarını 25 milyon km.2'si tapulu; 3 milyon km.2'si tapusuz 28 milyon km.2'ye çıkartan ve de Dünyanın üç kıtasında halâ yaşayan, binlerce medeniyet eseri bırakan; Kanunlarıyla, adaletiyle, otoritesiyle meşhur; Yabancıların dahi "Muhteşem Süleyman" dediği Kanûnî’yi film yoluyla -af buyurunuz- seks düşkünü ve cellât gibi göstererek, gözden düşürmeye çalışanlar var.
Efendim, art niyet yokmuş..!
Yokmuş da Kanûnî böyle mi tanıtılır? Kanûnî, dediğin kurguyla, kuruntuyla değil, tarihî belgelerle ve bilgiyle tanıtılır.. Film yoluyla yapılan bu küçümsemeyi hiçbir ecnebi(gavur) yapmadı.. Hiçbir yabancı yaza, filmci, belgeselci veya tarihçi yapmadı. Üstelik Ortaçağ vahşet içinde iken Kanûnî bu dönemin ardından ve Fâtih’in yeniçağı açmasıyla kanunlarla yönettiği ve bu kanunları sorumluluk olarak, ölünce mezarına koydurtmayı vasiyet ettiği için “Washington Büyük Adamlar Sanat Galerisi”nde büst olarak birinci sırada, İspanya Parlamentosunda da pano olarak duvarda asılmaktadır. Bunları Türkiye'den gidip gören insan çok.. Türkiye'deki bu basitlik ve ciddiyetsizlik nedir?
Bu diziler, Müslüman Türk Tarihini kötülemekten başka ne işe yarıyor?
Kanûnî Fâtih’in torunu olan Yavuz'un oğludur. Aslında bu padişahın şahsında bu üç padişah ve de bütün muhteşem Müslüman Türk Tarihi kötülenmektedir. Türkiye; yine Hürrem Sultanın oğlu 2.Selimi tahta çıkartmak için Kanûnî'nin diğer eşi olan Mahi Devran (Gülbahar Haseki Sultan)’dan olma Şehzade Mustafa'yı öldürtme entrikalarına çekilmek istenmektedir. Hâlbuki Kanûnî'nin Fülâne Hatun, Gülfem Hatun, Mahi Devran(Gülbahar Haseki ) Sultan ve Hürrem Haseki Sultan adlı dört eşi vardı. Bunlardan on üç çocuğu doğdu. Altı tanesi Hürrem Sultan’dan idi. Hürrem Sultan, 1506 İstanbul doğumludur. 1558'de yine İstanbul’da ölmüştür. 52 senelik hayatında Kanûni’yle 38 yıl evliliği vardır. Kanûnî 1566'da, Mahi Devran Sultan ise 1581'de Bursa'da vefat etmiştir. Yine son eş olarak tarihe bu geçmiştir. Hürrem Sultan ise, Oğlu 2.Selimin tahta çıkışını görmemiştir. Ne var ki, İstanbul’da Kanûnî’nin yanında metfundur.
Bu küçümseme neyin nesidir?
Tarihî olaylar böyledir de bu küçümseme neyin nesidir? Hürrem Sultan’a ilgi nedendir? Orası söylenmiyor. Biz söyleyelim: Hürrem Sultan’ın asıl adı, Alexandra Lisowska'dır. Avrupalılar "Roxelane" derler. Vaktiyle Polonya Krallığı’na bağlı Ukraynalı Ortodoks bir rahibin kızıdır. Asıl entrikayı o saraya alındıktan sonra O'nun arkasındakiler çevirmiştir.
Kanûni’ye film yoluyla neden saldırılıyor?
İşte o entrikaya şimdi de bu filmle devam edilmektedir. Asıl verilen ders budur. Fakat alınan ders bu değildir.. Mes'ele; bunu algılayıp algılamamaktır.. Bu film; yapıcı değil, yıkıcıdır. Demokrasiye de aykırıdır. Çünkü: 2010 yılı içinde İtalya ve Fransa Devlet Başkanları tam yirmi eşle bir arada yaşadığı haberleri verilirken kimse onları film yapmadı. Veya Fransızların GİYOTİN'le baş kesmeleri hiç anlatılmadı da Kanûni’ye film yoluyla bu saldırı nedir? Elbette en küçük saldırıya karşı tepki hakkımız bakidir.
Bu Yanlışa Herkes Dur demeli..
Bu nedenle, filmi Cumhurbaşkanlığı da, Başbakanlık da, RTÜK de, SHOW TV de yayından kaldırmalıdır. Sayın Bülent ARINÇ’ın izlenimden kaldırılmasını istemesi haklıdır. Çünkü: Bu film projeli değildir. Kanûnî’nin medeniyet kurduğu, 46 sene padişahlık yaptığı ülkelerde gezilip çekilmemiştir. Üstelik Kültür Bakanlığı, proje getirene destek verdiğini açıkladı.
Gerçekten Kanuni’yi anlatacak dizi, en az on yıl sürer..
Kanûnî; dünyada öyle bir yönetim ve eser bıraktı ki, belgeselciler kameralarını alıp oralara gitseler çekimi tam on sene sürer. Bunu göze alamayanlar işte padişahı böyle ailevî mahrem hayatını suflî (nefsî) niyetlerine göre; kurgulayarak anlatıyorlar.. İslâm Dinine ve Hanefi Fıkhına ve de Mevlevî ve Ahî meşreplerine bağlı olan Kanûnî’yi baş kesen görüntüleriyle anlatarak, bugünkü Demokratik gidişte iktidarın Padişahlık gibi yetkileri elinde topladığı anlatılmak isteniyor. Hâlbuki: Kur'ân ve Sünnete bağlı olan, Dünyaca meşhur Muhibbî Divanında ki, şiirlerinde;
"Aşk denizinin kıyısı yok.
Kimse derinliğine ulaşamaz.
Ey gönül gel, imtihan için
Bu denize bir de sen dal.."
Diyen bir tasavvuf ehli hükümdar böyle cellâd gibi ve af buyurunuz seks düşkünü olarak yeni nesillere tanıtılır mı?
İmaj kötü.. Şuuraltında Pornoculuk var..
Fransa'da dansı yasaklayan bir adam böyle sekse cevaz verir mi? Fakat, Haşa, Homoseksüelliğin edebiyatı ve özgürlüğünün propagandası yapıldığı bir ortamda bu da oldu işte.. Yani olmadı. "Muhteşem Yüzyıl" edebiyatıyla Kanûnî'nin muhteşemliği hedef alındı. İsim yanlış.. İmaj kötü.. Şuuraltında Pornoculuk var, Harem; aile yuvası okulu olmaktan çıkartıldı. Güya "Tarihin Arka Odası" tarihçi danışmanları buraya danışmanlık yaptı. Bu dizide Danışmanlıktan eser var mı? Kostümler ve tipler hiç Osmanlı muhteşemliğini vermedi. Hiç mehter muhteşemliği var mı?
Kanûnî Trabzon’da yetişti
İşin bir de Trabzonluluk tarafı var. Kanûnî 'nin babası Yavuz Trabzon’da 23 sene valilik yaptı. Oğlu Kanûnî Trabzon’da yetişti. Sonra babası da, kendisi de birbiri ardınca Padişah oldular. Dünyada hiçbir yabancı tarihçi yazdığı eserlerde -art niyetli birkaç husus hariç- Yavuz ve Kanûnî’yi, hatta dedeleri Fâtih’i böyle küçümsemediler.. Çünkü: TARİH BİLE TARİHİMİZE HAYRANDIR. YANİ, BİZİM TARİHİMİZ OLMADAN DÜNYA TARİHİ OLAMIYOR..
"Düzmece" film yapıldı
Bu dizi'ciler ise halk tabiriyle "düzmece" film yaptılar. Bugün Kanûnî sağ olsaydı, acaba ne derdi? Bu nedenle Trabzonlular olarak, bu filmi reddediyor, yapanları kınıyor, ilgili ve yetkilileri -gereğini yapmak üzere- göreve çağırıyoruz.
Çünkü: bu durum, Trabzon Tarihine ve Trabzonlulara da hakarettir. Bu gerçekten hareketle Trabzon Anadolu Gençlik Dergisi Şubesi elemanlarını, Medya Trabzon'un ve Merkezi Trabzon’da bulunan vaktiyle Trabzon Valiliği yapan bugünkü Ankara Valisi Alaaddin Yüksel tarafından kurulan, bugün Vakıf Başkanı Prof. Dr. Ali BÂKİ tarafından yönetilen Muhteşem Kanûnî Sultan Süleyman Vakfı yönetiminin, Trabzon basınının hassasiyetini, açıklamalarını ve de kınamalarını çok yerinde bulduk. Hepsine, tebrik ve takdir ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Böyle basit şeyler tarih ve sanat diye topluma sunulmaz
Umarız, bu gafletten vazgeçilerek, gerçekten Kanûnî’yi dünyadaki muhteşemliği ile tanıtan filmlere bilimsel imzalar atılır. Böyle basit şeyler tarih ve sanat diye topluma sunulmaz. Sunulursa bunu sunanların ve ona ses çıkarmayanların kendi medeniyetsizliği olur. Kanûnî’yi bağlamaz. Ruhuna binlerce Fâtihalar olsun ve ruhu şâd olsun.. Bu filmden asıl davacı(Müdde-i) Tarih ve Vatandır.
"Her şerde bir hayır vardır"
"Her şerde bir hayır vardır" ilkesi gereği bu filmin de bir faydası var, amma hiç kimseyi vebâlden ve sorumluluktan kurtarmaz. O da şudur: Eğer izletilmeseydi Osmanlı’yı gerçek ilmî ve medenî kimliğiyle öğrenmek ihtiyaç ve arayışı nasıl belli olacaktı? Nasıl başlayacaktı? Bu işin uzmanı, tarihçi Prof. Dr. İlber ORTAYLI Hoca, Haber Türk'te Fâtih Altaylı'nın “Teke Tek” Programında Tarihin Arka Odasından Murat Bardakçı ile birlikte; Osmanlı Harem'inin bugünkü Avrupa kadınlarının bile halâ ulaşamadığı bir aile Meclisi, Sarayın Kadın Eğitim Merkezi olduğunu ilmen açıklayacak mıydı? Fakat nedense bu filmin gösterime girdiğinin ve de gazete ve televizyonlarda kınanmasının ertesi günü İlber Ortaylı Hoca Teke Tek'te kamuoyuna açıklamalarda bulunurken bir başka Televizyonda; (af buyurunuz) eşekleri dağa çıkartıp tecavüz eden erginlik dönemindeki terbiyesiz çocukların haberlerini-zavallı eşeği göstere göstere- veriyordu. İşin garibi RTÜK'ten de hala bir ses yok.
Bu dizi film; tarihe ve ilmi gerçeklere aykırı bir yapım
Bu nedenle diyoruz ki: elbette çocukları -kısmen de olsa- İslâm'dan, Müslüman Türk Terbiyesinden uzaklaştırılmış bu hale getirilen bir Ülke'de(Türkiye'de ), Cihan Hükümdarı, örnek bir insan olan Muhteşem Kanûnî Sultan Süleyman Han, film yoluyla böylesine tarih ve ilim dışı olarak gerçekmiş gibi anlatılır. Hüneri olan ilmen belgeselini yapabilse ya.. Beleşçilik kolay... Tarihsizler; tarihî sanat filmi yapıp, toplumu Kanûnî gibi yükseltebilirler mi? Kanûnî; canlı belgeselini yaptı, bunlar filmini çeviremiyorlar... Vay(VEYL), vay gidi hâlimize..!
HOŞSADÂ
MUSTAFA YAZICI
Araştırmacı Yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder