18 Temmuz 2019 Perşembe

İMO TRABZON ŞUBESİ "TAŞKIN ve HEYELAN İLE İLGİLİ TEKNİK İNCELEME RAPORU"NU YAYINLADI

TRABZON – TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Yönetim Kurulu, Trabzon İli Araklı İlçesi'nde 18 Haziran 2019 günü meydana gelen ve toplam 10 kişinin ölümüne ve önemli ölçüde maddi hasara yol açan taşkın ve heyelan afetine ilişkin "Taşkın ve Heyelan ile İlgili Teknik İnceleme Raporu" yayınladı.


İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Yönetim Kurulu adına yapılan basın açıklaması:

"Basınımızın Değerli Temsilcileri;

Trabzon İli Araklı İlçesi'nde 18 Haziran 2019 günü meydana gelen ve toplam 10 kişinin ölümüne ve önemli ölçüde maddi hasara yol açan taşkın ve heyelan afetiyle ilgili olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü (KTÜ MF İMB) Öğretim Elemanları Prof. Dr. Ömer YÜKSEK, Doç. Dr. Erol ŞADOĞLU ve Dr. Öğr. Üyesi Osman ÜÇÜNCÜ ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Trabzon Şubesi Başkanı İnş. Müh. Muzaffer AYDIN, bir arazi çalışması gerçekleştirmiştir.

Bu raporda, bu arazi çalışması sırasında yapılan gözlem ve tespitler sunulmuş, bölgedeki taşkın ve heyelan durumu irdelenmiş, afetin ve hasarların sebepleri araştırılmış ve benzer afetlerin olmaması, olması durumunda oluşacak can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler değerlendirilmiştir.

İlgili raporun detayı haberin devamındadır...

Saygılarımızla…"

17.07.2019


TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI TRABZON ŞUBESİ VE KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERİSTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 18 HAZİRAN 2019 TARİHİNDE ARAKLI’DA MEYDANA GELEN TAŞKIN VE HEYELAN İLE İLGİLİ TEKNİK İNCELEME RAPORU

Hazırlayanlar:

Prof. Dr. Ömer YÜKSEK Doç. Dr. Erol ŞADOĞLU

Dr. Öğr. Üyesi Osman ÜÇÜNCÜ İnş. Müh. Muzaffer AYDIN

ÖZET

Trabzon İli Araklı İlçesi’nde 18 Haziran 2019 günü meydana gelen ve toplam 10 kişinin ölümüne ve önemli ölçüde maddi hasara yol açan taşkın ve heyelan afetiyle ilgili olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü (KTÜ MF İMB) Öğretim Elemanları Prof. Dr. Ömer YÜKSEK, Doç. Dr. Erol ŞADOĞLU ve Dr. Öğr. Üyesi Osman ÜÇÜNCÜ ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Trabzon Şubesi Başkanı İnş. Müh. Muzaffer AYDIN, bir arazi çalışması gerçekleştirmiştir. Bu raporda, bu arazi çalışması sırasında yapılan gözlem ve tespitler sunulmuş, bölgedeki taşkın ve heyelan durumu irdelenmiş, afetin ve hasarların sebepleri araştırılmış ve benzer afetlerin olmaması, olması durumunda oluşacak can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler değerlendirilmiştir.

1. GİRİŞ

Trabzon İli Araklı İlçesinde 18 Haziran 2019 Salı günü meydana gelen taşkın ve heyelan (bu iki olay bundan sonra kısaca afet olarak ifade edilecektir) sonucunda 10 kişi ölmüştür. Afet sonucunda meydana gelen maddi zarar henüz kesin olarak belirlenmemiş olmakla birlikte, onlarca milyon TL'lik bir hasarın meydana geldiği ifade edilmektedir.

Adı geçen afetle ilgili olarak çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlarca çok sayıda açıklama yapılmış olup; bu raporda olayın İnşaat Mühendisliği açısından bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu kapsamda, KTÜ MF İMB'den toplam 3 Öğretim Üyesi, İMO Trabzon Şubesi'nden ise 1 İnşaat Mühendisi olmak üzere toplam 4 kişilik bir teknik ekip, afetin olduğu Trabzon İli Araklı İlçesi Çamlıktepe Mahallesi’nde bir arazi çalışması gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda, önemli ölçüde can ve mal kayıplarının olduğu yerlerde arazi incelemeleri yapılmış, afete maruz kalan vatandaşlarla görüşülmüş, oluşan hasarlarla ilgili olarak yazılı ve görsel bilgiler derlenmiştir. Elde edilen arazi bilgilerinin ve çeşitli kaynaklardan elde edilen diğer bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda aşağıdaki rapor hazırlanmıştır.

Hazırlanan bu raporun asıl gayesi, meydana gelen afetin teknik bir analizini yaparak, benzer afetlerden korunma ve en az zararla kurtulabilmek için yapılabileceklerin ortaya konmasıdır. Bu bağlamda, taşkın ve heyelanlar hakkında kısa bir bilgi sunulmuş, bölgenin coğrafi yapısı ve bitki örtüsü hakkında kısa bilgi verilmiş ve oluşan afetin kısa bir hidrolojik analizi yapılmıştır. Daha sonra, gerçekleştirilen arazi çalışması sırasında yapılan gözlemler ve elde edilen bilgiler değerlendirilmiştir. Afette meydana gelen can ve mal kayıplarının sebepleri ve benzer afetlerin meydana gelmemesi ve meydana gelirse de oluşacak can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler ile ilgili çözüm önerileri ayrı bir başlık altında irdelenmiştir. Raporun son bölümünde ise, tüm çalışmalardan elde edilen sonuçlar sunularak genel bir değerlendirme yapılmıştır. Raporun, önemli ölçüde taşkın ve heyelan riski taşıyan Ülkemiz ve Bölgemiz için faydalı sonuçlara sebep olması en büyük dileğimizdir.

2. TAŞKIN VE HEYELANLAR HAKKINDA GENEL BİLGİ

Tabii bir afet olarak taşkın, bir akarsuyun çeşitli sebeplerle yatağından taşarak, çevresindeki arazilere, yerleşim yerlerine, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle, etki bölgesinde normal sosyo - ekonomik faaliyeti kesintiye uğratacak ölçüde bir akış büyüklüğü oluşturması olayı şeklinde ifade edilmektedir. Dünyanın birçok bölgesinde aşırı yöresel yağışlardan veya toplu kar erimelerinden sonra yaşanan akarsu taşkınları oldukça yaygındır. Taşkın, yaşandığı bölgenin iklim şartlarına, bitki örtüsüne ve arazi kullanımına ve geoteknik ve topografik niteliklerine bağlı olarak gelişen bir doğal oluşumdur. Ancak taşkın zararları, büyük ölçüde insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak meydana gelmektedir. Genel anlamda toprak kayması olarak adlandırılabilecek olan heyelanların çeşitli sebepleri olmakla birlikte, Doğu Karadeniz Bölgesi gibi dik eğimli yamaçların etkin olduğu arazilerde şiddetli yağışların etkisiyle zeminin kayma direncinin azalması sonucunda büyük heyelanlar meydana gelmekte ve çoğu defa taşkınlarla heyelanlar birlikte meydana gelmektedir.

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde taşkın ve heyelan olaylarının sık bir şekilde yaşanmasında; bölgenin sahip olduğu iklim, toprak, bitki örtüsü ve jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri önemli etkiye sahiptir. Taşkın ve heyelanların sebepleri; doğal ve yapay (insan yapısı) sebepler şeklinde iki ana gruba ayrılabilir. Doğal sebeplerin en önemlisi, şiddetli yağmurlardır. Genellikle kısa süreli (1-6 saat) olan yağmurların şiddetleri çok fazla (10-30 mm/saat) olduğundan, hem yağmur sularının zemine sızmaları için gerekli vakit az olduğundan yağan yağmurun önemli bir kısmı akışa geçmekte ve taşkınların debileri artmaktadır; hem de taşkınlara karşı önlem almak için gerekli zaman azalmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, yağış şiddetlerinde önemli bir artış eğilimi gözlenmediği halde taşkınlar sonucu meydana gelen can ve mal kayıplarında önemli ölçüde artışlar olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durumda, taşkın zararlarının artmasında asıl etmenin daha şiddetli yağışların yağması olmadığı açıkça anlaşılmakta ve bu durumun ana sebeplerinin başka faktörlere bağlı olduğu açıkça görülmektedir. Bu kapsamda, taşkın zararlarının en önemli sebebi olarak "insan müdahalesi", başka bir sebeple beşeri faktörler ortaya çıkmaktadır.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, denizden itibaren dağların hemen yükselmesi, Bölgenin dik yamaçlara sahip bir morfolojisinin oluşmasına sebep olmuştur. Heyelan ya da toprak kayması birbiriyle ilişkili kavramlar olmakla birlikte, toprak kayması yalnız zemin kitlesinin yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketini tanımlarken; heyelan kavramı kayalardan, döküntü örtüsünden veya zeminden oluşan kütlelerin bahsedilen kuvvetler altında yer değiştirmesini tanımlamaktadır.

3. BÖLGENİN COĞRAFİ YAPISI VE BİTKİ ÖRTÜSÜ

Trabzon’a bağlı Araklı İlçesi'nin arazi yapısı, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin genelinde olduğu gibi engebeli ve dağlıktır. Taşkının meydana geldiği Çamlıktepe Mahallesi ve civarının GOOGLE EARTH haritası Şekil 1’de sunulmuştur. Taşkın bölgesinde az miktarda tarımsal faaliyetler mevcut olup, yüksek kesimlerde kısmen ormanlık arazi mevcuttur. Taşkın ve heyelanın etkin olduğu ve can ve mal kayıplarının büyük kısmının meydana geldiği alanın önemli bir kısmı Çamlıktepe Mahallesi sınırları içinde kalmakta olup, özellikle heyelanın meydana geldiği alan Yüceyurt Mahallesi sınırları içinde yer almaktadır. Afetin meydana geldiği bölgede genellikle dik eğimli bir arazi mevcut olup, özellikle heyelanın oluştuğu yukarı kısımlardaki yamaçların eğimleri oldukça büyüktür.

(Şekil 1. Taşkın Alanı Haritası)

4. AFETİN KISA HİDROLOJİK ANALİZİ

Yörede 18 Haziran tarihinde meydana gelen taşkınla ilgili geniş bir hidro-meteorolojik analiz yapmak için gerekli veriler (yağış şiddetleri, akarsu debileri vb) mevcut olmamakla birlikte, ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşlardan alınan ve resmi olmayan bilgilere göre, Araklı’da 24 saatlik sürede yaklaşık 14 mm yüksekliğinde yağış yağmıştır. Bu kadar küçük şiddetteki ve miktardaki bir yağışın bu denli büyük bir afete sebep olması mümkün değildir. Benzer şekilde, afetin olduğu akarsu kesitindeki debi değeri de, Karadere Akım Gözlem İstasyonu (AGİ) ölçümleri yardımıyla yaklaşık olarak 4.0-5.0 m3/s olarak tahmin edilmiştir. Bu kesitte 500 yıl tekerrürlü taşkın debisi 28 m3/s olarak tahmin edilmiş olup, tahmin edilen debinin bu kadar büyük bir hasara sebep olması mümkün değildir. Bu durumda, meydana gelen afeti doğuran başka bir faktörün olduğu açıktır ki, aşağıda da açıklanacağı üzere bu faktör, Yüceyurt Mahallesi’nde meydana gelen heyelan sonucu Çamlıktepe Deresi’nin tıkanması ve oluşan gölün aniden boşalarak çok büyük bir debi ve hızla akarak büyük bir afete yol açmasıdır.

5. ARAZİ ÇALIŞMASI

Gerçekleştirilen arazi çalışmasında yapılan gözlemler ve bunlarla ilgili değerlendirmeler sonucunda hasarların sebepleri ve alınabilecek önlemler aşağıda özetlenmiştir:

5.1. Heyelan Analizi:

Şev ya da yamaç olarak tanımlanan eğimli arazilerdeki zemin-kaya kütlelerinin; yerçekimi, su ve benzeri kuvvetlerin etkisi altında eğim yönünde hareketi “toprak kayması” veya “heyelan” olarak isimlendirilir. Yüksek eğim, şiddetli ve uzun süreli yağışlar ve heyelana müsait zemin yapısının bulunduğu yerlerde heyelan olayı kaçınılmaz bir olgudur. Doğu Karadeniz Bölgesi; topoğrafik, jeolojik ve meteorolojik veriler açısından değerlendirildiğinde, heyelan riski yüksek arazilerin sıklığı kolaylıkla tespit edilebilir. Bu bağlamda, bölgede heyelanlar aslında sıradan bir doğa olayı iken, yapılan yanlış uygulamalar heyelanları afete dönüştürmektedir.

Trabzon İli, Araklı İlçesinde Çamlıktepe ve Yeşilyurt mahalleleri, 18 Haziran tarihindeki etkili sağanak sonucunda oluşan taşkın ve heyelanlar sonucunda önemli maddi zarar oluşmuş ve çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Heyelan sonucu, vadi tabanında oluşan birikinti Çamlıktepe Deresi’nin yatağında göllenmeye sebep olmuş ve bu göllenen su adeta bir barajın patlamasına benzer şekilde boşalarak dere yatağına yakın altyapı tesislerine ve evlere zarar vererek can ve mal kaybına yol açmıştır.

5.2. Taşkın Analizi:

Yukarıda da ifade edildiği gibi, afetin asıl sebebi Çamlıktepe Deresi’nin heyelanla akan malzeme ile dolması ve oluşan gölün ani olarak boşalmasıdır. Yöre sakinlerinden elde edilen bilgiler değerlendirilerek, olayın oluşum seyri aşağıda özetlenmiştir:

Afet bölgesinde, 13 Haziran Perşembe günü orta şiddette birkaç saat süren bir yağış yağmış, bu yağış sonucunda Yüceyurt Mahallesi’nde heyelan meydana gelerek akan malzemenin bir kısmı Çamlıktepe Deresi’ne ulaşıp akarsu kesitinde birikmiştir. 13-18 Haziran tarihleri arasında belli aralıklarla yağmur yağarak zemini kısmen suya doygun hale getirmiş ve heyelan oluşumuna yardımcı olmuştur. Son olarak, 18 Haziran Salı günü saat 14 sıralarında başlayan çok şiddetli yağmur sonucunda, oluşan göl aniden yıkılarak çok büyük bir debide ve çok yüksek hızla akarak Çamlıktepe Mahallesi’nde binaların yıkılmasına ve arazi araçlarında çalışan kişilerin zarar görmesine sebep olmuştur (Şekil 2). Ayrıca, Çamlıktepe Deresi üzerinde yol geçişleri maksadıyla dere yatağına yapılan yapıların (büz, menfez vb), taşkın sularının taşıdığı teressübat, dal ve ağaç parçaları ile tıkanması da su seviyesinin yükselmesine ve hasarın büyümesine sebep olmuştur.

Ayrıca, Çamlıktepe Deresi’nin Karadere ile birleştiği yerde, önemli ölçüde sediment birikmesi sonucu akarsu kesitinin daraldığı, akarsu kesitinde taşkın olması sonucu yolun trafiğe kapandığı ve bazı binaların bodrum katlarına su bastığı gözlenmiştir.

(Şekil 2. Gölün Patlaması Sonrasında Meydana Gelen Taşkın (Kaynak: https://www.61saat.com/bolgesel/trabzon-da-sel-felaketi-7-olu-ve-3-kayip-var-h653562.html))

(Şekil 3. Afet Sonrası Oluşan Hasarlar)

Taşkın sonrasında, iki akarsu kolunun (Gülyekli ve Çamlıktepe Dereleri) birleştiği yerde mevcut binaların büyük bir kısmı yıkılmış, kalanlarda da önemli hasarlar meydana gelmiştir (Şekil 3).

Arazi çalışması sırasında heyelan ve su göllenmesinin oluştuğu Çamlıktepe Deresi’nde yapılan gözlemlerden, ağaçlar üzerindeki tahribat ve çamurlu su izlerinden, suyun yer yer 15 m kadar yükselmiş olduğu tahmin edilmiştir. Benzer şekilde, taşkın sonrası akarsu yatağında 5-10 ton ağırlığında büyük taş blokları gözlenmiş olup, bu taşların sürüklenmesine yol açan su kütlesinin debi ve hızının çok yüksek olduğu tahmin edilmiştir (Şekil 4).

Şekil 4. Afet Sonrasında Çamlıktepe Deresi Yatağı Görüntüleri

6. ZARARLARIN SEBEPLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yukarıda özetlenen değerlendirmeler ışığında meydana gelen taşkın ve heyelanların sebepleri ve bunlara karşı geliştirilebilecek çözüm önerileri aşağıda özetlenmiştir:

6.1. Sediment Taşınımı:

Büyük eğimli yamaç ve akarsulardan oluşan bölgede, özellikle yan derelerden ve küçük akarsu havzalarından önemli ölçüde sediment (rüsubat) taşınımı olmaktadır. Bölgedeki erozyon dik eğimli arazilerde yağmur ve eriyen kar sularının, toprakların sızma kapasitesinin aşılması neticesinde yüzey akışına geçerek toprağı aşındırıp taşıması şeklinde olmaktadır. Erozyonun şiddeti; toprağa düşen suyun miktar ve şiddeti, akış hızı, arazinin eğimi, toprağın yapısı ve sızma kapasitesi, bitki örtüsü ve arazi kullanım şekli gibi faktörlere bağlıdır. Bölgenin iklim ve arazi özellikleri, büyük ölçüde erozyonun şiddetini artıracak bir karaktere sahip olduğundan, şiddetli yağışlar hem akarsu taban ve şevlerinde ve hem de arazide çok büyük miktarda ve oldukça iri boyuttaki (iri çakıl, taş ve kaya) katı maddelerin yerinden sökülüp akım hızının az olduğu akarsu kesitlerinde birikmesine yol açmaktadır. Sedimentin yanı sıra, ağaç blokları ve köklerinin de önemli bir sorun teşkil ettiği gözlenmiştir. Akarsu kesitlerinin daralması ve bazen tamamen bloke edilmesi sonucunda taşkın suları kesitten taşmakta, bu aşamada sedimenti de taşırarak civar alanlarda katı madde birikmesine sebep olmaktadır.

Yüzeysel erozyonu ve bunun sonucunda oluşan sediment taşınımını önlemek, en azından azaltmak için çeşitli yapısal önlemler alınabilir. Bu kapsamda alınabilecek ilk ve en önemli önlem; tarım, mera ve orman alanlarında tabiatta bozulmuş dengenin yeniden oluşturularak yüzey akışlarının önlenmesi ve toprağın korunması gayesiyle, teraslama ve ağaçlandırma gibi arazi ıslahı önlemlerinin uygulanmasıdır. Yan dere mecralarındaki oyulmalar; yamaç göçmeleri, heyelanlar, kayalık alanlardaki fiziki ayrışmadan kaynaklardan erozyon ve rüsubatı önlemek ve/veya kontrol etmek amacıyla yapısal önlemler alınmalıdır. Oyuntu ve mecralarda erozyon ve rüsubat hareketinin önlenmesi, suyun aşındırma gücü ile dere yatağı direnci arasında denge kurmayı gerektirir ki bu sonucu elde etmenin yolu dere yatağı eğimini, böylece suyun hızı ve aşındırma gücünü azaltmaktır. Bu maksatla yan dere mecralarında çeşitli eşikler, ıslah sekileri, tersip bentleri, taban kuşakları ve britler inşa edilebilir; boyuna yapılar inşa ederek dere yatağı direnci artırılabilir. Eğer havzadan kaynaklanan rüsubat kontrol edilemiyorsa depolanması maksadıyla tersip bentleri inşa edilebilir. Ancak tersip bentlerinin memba tarafları kısa sürede dolmakta olup biriken malzemenin buradan uzaklaştırılması gerekir. Alternatif bir çözüm olarak, ince malzemenin mansaba aktarılıp iri malzemenin tutulduğu geçirimli tersip bentlerinin yapımı da bir yarar sağlayabilmektedir. Akarsu yatakları belli aralıklarla kontrol edilerek gerekiyorsa önlemler alınmalıdır.

6.2. Heyelan:

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde görülen heyelanların temel sebebi yüksek eğimlere sahip yamaçların bulunması olmakla birlikte, bu heyelanları tek sebebe bağlamak doğru bir yaklaşım değildir. Bölgede oluşan heyelanlar; zemin özellikleri, iklim özellikleri, bitki örtüsü özellikleri ve insanlarla doğrudan ilişkilidir. Bölgenin kuzey yamaçlarında görülen yüksek yağış değerleri ve yağış tipleri güçlü akışların oluşmasına, dolayısıyla vadilerin derinleşmesine ve yamaçların dikleşmesine yol açmıştır. Zemin tabakaları, genellikle geçirimsiz masif kaya kütlesi ile sınırlanmış olduğundan zemin tabakaları içine sızan yağmur suyu tabaka sınırlarında öncelikli olarak doygunluğa ulaşılmasına sebep olmaktadır. Doygunluğa ulaşan ince daneli zeminlerin mukavemetinde ciddi seviyelerde azalmalar olmaktadır. Bununla birlikte, zemin tabakalarının ağırlaşması, zeminin eğim doğrultusunda kolay hareket etmesini sağlamaktadır. Şiddetli yağışlar aynı zamanda yüzeysel erozyona da sebep olmaktadır. Zemin kütlesinin ağırlığı, bitki örtüsü ve yanlış yapılaşma ve arazi kullanımı sebebiyle de artmaktadır. Bu faktörlerin hepsinin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde etkili olması Bölgeyi yüksek derecede heyelan tehlikesi ile karşı karşıya bırakmaktadır.

Yapılan bu incelemelerde, heyelanlı sahaların ortak özellikleri şöyle özetlenebilir:

- Yüksek eğime sahip olması,

- Yüzeysel drenaj kanallarının yetersiz olması,

- Sızıntı sularının zemin yapısını bozması.

Heyelana karşı alınabilecek önlemler; yamaçları güvenli hale getirmek için dış destek sağlanması (dayanma duvarı, kazıklı iksa, vs), yüzeysel drenaj ve iç drenaj yapılması, şevin ağırlığının azaltılması (kademelendirme, eğim düşürme, vs.) vb. şeklinde sıralanabilir.

Heyelanlara karşı çeşitli mühendislik yapıları ile önlemler almak mümkün olmakla birlikte, Doğu Karadeniz Bölgesinde, özel önem arz eden araziler dışında bu tür önlemlerin uygulanması ekonomik olmayabilmektedir. İnsanoğlunu doğaya karşı verdiği mücadelede başarılı kılan akıllı bir varlık olmasıdır. Doğu Karadeniz’de bu niteliği ön plana çıkaracak şekilde vatandaşların heyelan konusunda bilinçlendirilmesi, bu afete karşı alınacak en önemli önlemdir. Vatandaşta, heyelan konusunda farkındalık oluşturulmalı ve heyelanlı sahalarda can ve mal kaybını en aza indirecek beşeri faaliyetler teşvik edilmelidir.

Afet bölgelerinde yapılacak ilk iş mevcut durumun teknik imkânlarla tespiti ve geleceğe yönelik planlama ve avan projelerin hazırlanmasıdır. Yani teknik ekipler, afet alanında gerekli ölçümleri yapmaları afet bölgesinin geleceğine yönelik gerekli tesisler tasarlanmalıdır. Bu çalışmalar yapıldıktan sonra o planlamaya uyumlu altyapı çalışmaları yürütülmelidir. Aksi durumda, kaynak israflarının önüne geçmemiz mümkün olmayacaktır.

6.3. Akarsu Yataklarına Yapılan Müdahaleler:

Afet sonrasında yıkılmış olan binaların akarsu yatağının talveg kotunda ve taşkına karşı hiçbir önlem alınmadan inşa edildikleri gözlenmiştir. Ayrıca, akarsu yataklarına kontrolsüz bir şekilde hafriyatın dökülmesi de önemli bir sorun olmaktadır.

7. SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME

Yukarıda açıklanan tespit, değerlendirme ve analizler sonucunda, Araklı özelinden hareketle genel olarak Ülkemizde, özel olarak da Doğu Karadeniz'de oluşan taşkın ve heyelan afetlerine karşı yapılması gerekenler aşağıda ana başlıklar halinde sunulmuştur:

- Taşkın ve heyelan problemlerinin çözümünde sadece afetin meydana geldiği mansap kesitleri değil; tam tersine, problemin kaynağını meydana getiren memba kesimleri de dikkatle incelenmeli ve yukarı havza önlemleri ivedilikle uygulanmalıdır.

- Taşkın ve heyelan risk haritaları ayrıntılı ve hassas çalışmalar sonucunda hazırlanmalı ve riskin büyük olduğu yerlerde ilgili önlemler acil olarak alınmalıdır.

- Akarsu kesitlerine ve yakınlarına yapılan müdahaleler önlenmeli, en azından kontrol altına alınmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak 09.09.2006 tarihli "Dere Yatakları ve Taşkınlar" ve 20.02.2010 tarihli "Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı" konulu Başbakanlık Genelgelerinde doğru tespitler yapılmış ve doğru çözüm önerileri getirilmiştir. Bu genelgelerde ifade edilen hususlara titizlikle uyulmalı, alınan önlemler belirli zaman aralıklarında kontrol edilerek gerekirse revize edilmelidir. Yapılan gözlem ve tespitler sonucunda; yol inşasından çıkarılan kazı malzemesinin akarsu yatağına kontrolsüz bir şekilde bırakıldığı ve akarsu yataklarının daraltıldığı veayrıca ıslah çalışmalarında betonarmeden yapılarak akım hızının ve dolayısıyla tahrip gücünün artırıldığı belirlenmiştir. Bu konularda daha bilimsel yaklaşım gösterilmesi gerekir.

- Genelde "Afet Yönetimi" ve özelde "Taşkın ve Heyelan Yönetimi" kavramları, bir afet öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılabilecek çalışmaların tamamı manasına gelmektedir. Yönetim çalışmaları kapsamında, herhangi bir afetin meydana gelmesinden önce yapılabilecek her türlü çalışmanın planlanması, afet sırasında yapılabileceklerin belirlenmesi ve afet sonrasında alınabilecek tedbirlerin tasarlanması gibi çok önemli çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında tam bir koordinasyon sağlanmalıdır.

- Taşkın ve heyelan gibi afetlerin oluşmasını takip eden kısa sürelerde (birkaç günden 1-2 haftaya kadar) çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlarca konunun üzerinde hassasiyetle durulmakta; daha sonra ise konu unutulmaktadır. Oysa, bu ve benzeri afetlerle her an karşılaşılabileceği gerçeği asla göz ardı edilmemeli, afetleri kontrol etmek ve zararlarını en aza indirmek için yapılması gereken çalışmalar sürekli olarak gündemde tutulmalı, izlenmeli ve uygulanmalıdır.

Taşkınlar ve heyelanlar, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da insanlığın, özelde Bölgemizin en önemli meselelerinden biri olacak gibi görünmektedir. Bu tür afetlerin oluşmasını tamamen önlemek imkânsız olmakla birlikte, zararlarını azaltmak mümkündür. Sorumluluğu başkalarına yıkarak olayı bertaraf etmek, ya da "ne yapalım doğal afettir, elimizden bir şey gelmez, ancak yaraları sarmakla uğraşabiliriz" şeklindeki yaklaşımlar sergilemek belki günü kurtarabilir, ancak yaranın giderek daha da kanamasına yol açacaktır.

Taşkının oluşması; havanın soğuması, yağışın meydana gelmesi, suyun yüzeysel akışa geçmesi gibi saatler ve bazen günler süren bir süreçten sonra meydana geldiği ve insanoğlu depremde olduğu gibi hazırlıksız yakalanmadığı, afetten korunmak için yeterli zamana sahip olduğu halde; günümüzde canlarımızı taşkın ve heyelanlara karşı koruyamamak, hepimizin en büyük ayıbıdır. Oysa ki, çare son derece kolay ve ucuzdur. Yeter ki herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin ve en önemlisi, çözüm önerileri getirilirken konuyu bilenlerin ve söz söyleme bilgi ve yetkisine sahip olanların söylediklerine itibar edilsin. Böyle davranılması durumunda daha mutlu günlere ve da ha yaşanabilir bir çevreye kavuşmamız çok daha kolay olacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder