Trabzonlu olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşadı, öz kültürüne yönelmekle de mutlu oldu.
Hüseyin ALBAYRAK - 3.3.2011
Araştırmacı Yazar
İlgi ve katılım çok büyüktü. Sel gibi Trabzon sevdalıları akın akın Atatürk Kültür Merkezi’ne koşarak coşku ile etkinlikleri izledi, Trabzon’u yaşadı ve Trabzon ürünlerinden tadarak hasretliğini gidermeğe çalıştı.
Resmi ve özel kuruluşlar, belediyeler bu etkinliklerin içindeydi. Her yöre kendi ürününü ve çevresini tanıtırken, ticari özel kuruluşlar da Trabzon’a yönelik ürettikleri işleri sergilediler. Bu arada konuşmalar ve sunumlarla da yoğun bir kültür etkinliği sunuldu.
Bu etkinliklerin boyunu, biçimini, rengini ve tadını yazı ile anlatmak mümkün değil. Görmek ve yaşamak gerekir. Bir araya gelmenin yüzlere yansıyan sevincini, ruhları kaplayan mutluluğunu bizzat yaşayarak şahit olmak gerekir.
Trabzon Vakfı’nın beşinci keredir organize ettiği bu etkinlik başka illere de örnek olmuş ve bu illerimiz de illerinin günlerini yapar olmuşlardır. Bu durum da bir Trabzonlu olarak elbette ki bir mutluluktur. Trabzon Vakfı Başkanı Bilgin Aygül’ün şahsında yönetim kurulunu ve emeği geçen herkesi candan tebrik ederim.
Bu ilgi bir gerçeği ortaya koyuyor. İnsanımız doğduğu bölgeye duyduğu sevgi ve hasretli genlerine işlercesine benliğini sarıyor ve onunla mutlu oluyor. Bu tür bir sevgi sanırım Türklere hastır. Vatan sevgisinin heybet ve azameti ve bu vatanın bir rüzgârı, bir nâmesi, bir ürünü onu mutlu ediyor. Bülbülü altın kafese koymuşlar da o, çalılıklar arasını özleyerek “ah vatanım” demiş.
Konuştuğum hemşehrilerim, bu mahşeri ilgiden hareketle etkinliklerin İstanbul, Bursa, gibi Trabzonluların bol olduğu merkezlerde de yapılması ve Trabzon’un Fetih günlerinin de bu etkinliklerle daha da anlam kazanması fikrini ileri sürdüler ve bu görüşü aramızda değerlendirdik. Sanırım Vakıf yöneticilerimiz de bu görüşü değerlendirecek ve en iyi kararları alacaklardır. Bu etkinlikleri için verdikleri emeği yakinen bildiğim için de kendilerine şükranlarımı sunmak isterim. Sevgi, aş ve hizmet etme duygusu olmasa kim bu zahmetlere katlanır, sağlığını yıpratırcasına koşuşturup durur. Sevda insana neler yaptırmaz ve ne zorluklara göğüs gerdirmez ki…
Ankara’da etkinliklerin yapıldığı Atatürk Kültür Merkezi (AKM) yöneticilerine bir sitemim var. Bu da Ankara’da, Türkiye’mizin Başşehrinde ve Cumhuriyetimizin kurucu Atatürk’ün adını taşıyan bir mekân daha bakımlı, daha iç açıcı olmalıdır. Çevresi düzenlenmiş, ağaçlandırılmış, aydınlatılmış, asfaltlanmış ve imrenilecek bir şekle sokulmuş olması gerekir. Dıştan terk edilmiş bir mekân yerine, pırıl pırıl durumu ile herkes tarafından imrenilecek durumda olmalıdır. Bakımlı oluşu her haliyle kendini göstermelidir. Ankara’ya bu yakışır, Atatürk’ün ismini taşıyan bir müesseseye de bu yakışır.
Duyulan ilgi, Ankara’ya bu türlü etkinlikler için daha geniş kullanışlı imkânları salonları olan, ulaşımı rahat merkezi bir yerde bir ikinci büyük teşhir yerine daha ihtiyaç vardır. Vatanın her köşesi buralara akmalı, coşmalı, rahat etmeli ve kaynaşmalıdır. Vatana ve millete hizmetin bir yönü de bence budur. Sanırım ilgililer bu görüşümü değerlendireceklerdir.
Önümüzdeki 6. Trabzon Etkinlikleri’nde buluşmak üzere en derin sevgi ve muhabbetlerimle…
Hüseyin ALBAYRAK - 3.3.2011
Araştırmacı Yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder