Gazeteci Yazar Ali ÖZTÜRK: “88 yıl sonra Ortodokslar gözyaşı içinde ibadet ediyorsa… Müslüman Türkler de 50 yıldır ibadete kapatılan iki Ayasofya’da (Trabzon ve İstanbul) ibadet edebilmeli.”
Günebakış Gazetesi’nin Sahibi ve Baş Yazarı Ali ÖZTÜRK’ün 20.08.2010 Tarihli Günebakış’ta yayınlanan “AYASOFYA İÇİN NOT DÜŞMEK” başlıklı Makalesini izleyicilerimizin bilgilerine sunuyoruz.
**
“Ayasofya İçin Not Düşmek”
Trabzon Ayasofya Camisi (Müzesi) Sümela’daki ayin tartışmalarının ardından yeniden gündeme geldi. Başta MHP sözcüleri olmak üzere tüm Sivil Toplum Kuruluşları ibadet özgürlüğünü ‘Biz de Ayasofya Camii’nde Cuma Namazı kılmalıyız’ biçiminde seslendirdi.
Öyle ya… İktidarda bulunan AK Parti Sümela’da ayine ibadet özgürlüğü bağlamında izin verebiliyorsa… 88 yıl sonra Ortodokslar gözyaşı içinde ibadet ediyorsa… Müslüman Türkler de 50 yıldır ibadete kapatılan iki Ayasofya’da (Trabzon ve İstanbul) ibadet edebilmeli. Her ikisi de Fatih Sultan Mehmet Vakfı’na ait bu ibadethanelerde hasret giderebilmeli…
Gelin görün ki, Trabzon Ayasofya Camisi garip bir mahkeme kararıyla sessiz sedasız ve bir darbe sürecinde cami olmaktan çıkarılıp müze yapılmış(!). Vakfiyesine aykırı olan bu karar Yargıtay tarafından da onaylanmış. Bu işlem ne zaman yapılmış?.. 28 Şubat post modern darbe sürecinin en canlı günlerinde… Bir hâkim oturmuş, Fatih Sultan Mehmet Vakfı’nın cami diye vakfettiği yapıyı müzeye çevirmiş. Bizim Yargıtay da onaylamak için kılıf üstüne kılıf uydurmuş. Bizlerin de bu gerçekten tam 13 yıl sonra bugünlerde haberi olmuş.
Bu hikâye elbette burada bitmedi. Bunun için, yani hikâye devam edeceğinden iyi anlaşılması lazım. Anlaşılması için anlatılması gerekiyor. Biz de doğru bilgilendirme adına köşemizde kaydediyoruz.
Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait olmasına rağmen Ayasofya Camii (Müzesi) üzerindeki tüm tasarrufları Kültür Bakanlığı yürütüyor. 1996 yılı Haziran ayında kurulan Refah-Yol hükümetinin ilgili devlet bakanı, Fatih Sultan Mehmet tarafından cami olarak vakfedilen Ayasofya’yı Kültür Bakanlığı’ndan geri ister. Ortada protokol yoktur. Olayı işgal olarak nitelendirir ve geri verilmesini savunur. Ancak Devlet Bakanlığı geri alamaz. Bunun üzerine Kültür Bakanlığı’nı mahkemeye verir. “Mülkiyeti Fatih Sultan Mehmet Vakfı’na ait Ayasofya Camii olarak bilinen taşınmazın iadesi için” Trabzon’da dava açar. Trabzon Asliye 2. Hukuk Mahkemesi ise camiyi şu gerekçelerle müze yapar.
Mahkeme kararından naklediyoruz:
“- Trabzon Ayasofya Mahallesi’nde 24 ada 16 parsel üzerinde, tapusunda çeşmesi olan kargir cami vasfı ve ‘eski eserdir’ şerhi ile Fatih Sultan Mehmet Vakfı adına kayıtlı olan taşınmaz üzerindeki bina 1245 tarihinde kilise olarak yapılmıştır.
- Trabzon’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet’in emri ile camiye çevrilmişse de bilahare 48. Tümen Komutanlığı’nın benzin deposu olarak kullanılmıştır. (2. Dünya Harbi yıllarında)
- 1958-1963 yıllarında camiyi devralan Vakıflar İdaresi restore ettirip (Not: Devir almaya fırsat verilmeden Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce) boş olarak turistlere ziyarete açılmıştır. Muhafazasını ise Milli Eğitim Bakanlığı’na devretmiştir(Not: Vakıflar İdaresince değil, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce Ayasofya işgal edilerek, açık müze olarak kullanılmaya başlamıştır).
- Bu tarihlerde 200 metre yakınına Ayasofya Camii adıyla yeni bir cami yaptırılıp ibadete açılmıştır.
- Trabzon Ayasofya Kilisesi, Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 04.09.1985 gün ve 1426 sayılı kararı ile Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir.
- Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıkları Ankara Bölge Kurulu’nca 24.01.1986 gün ve 835 sayılı kararla cami değil, kilise özellikleri taşıdığına karar verilmiştir.
- Bu nedenlerle, taşınmazın ve üzerindeki kilise dizaynındaki binanın bir kültür varlığı olarak korunup halka açık bir müze olarak kullanılmasında kamu yararı olduğuna;
- Kilisenin tekrar cami olarak kullanılmasında hiçbir faydanın bulunmadığına;
- Yapının müze olarak kullanılması gerektiğine ve bunun için davacının dava ve taleplerinin reddedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.”
Ardından bizim Yargıtay’ın zaten Allah’tan aradığı bir karar. Cami müzeye çevriliyorsa o da onlarca gerekçe bulur. Ve onaylar.
Ya Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiyesi…
Hâkimlerimiz vakıf ruhundan ve manasından bihaber camiyi müze yapmıştır(Müze olarak kullanılmasının uygun olduğuna karar vermiştir). Yapı kiliseye benziyormuş.
Ortahisar ve Yenicuma Camii de kiliseydi. Turistler bugün oraları gezemiyorlar mı? Söz konusu olan bakımsa acaba hangileri daha bakımlı?..
Sessiz sedasız geçen bu karar idari bir kararla sonlandırılmalıdır. Fatih’in Vakfiyesi Vakıflar’a iade olunmalı ve vakfedenin talebine uygun biçimde cami olarak kullanılmalıdır. Fatih Sultan Mehmet’in adı park ve bahçelere konularak değil vakıf eserlerine ve vasiyet ettiklerine uyularak yaşatılmalıdır.
Günebakış Gazetesi’nin Sahibi ve Baş Yazarı Ali ÖZTÜRK’ün 20.08.2010 Tarihli Günebakış’ta yayınlanan “AYASOFYA İÇİN NOT DÜŞMEK” başlıklı Makalesini izleyicilerimizin bilgilerine sunuyoruz.
**
“Ayasofya İçin Not Düşmek”
Trabzon Ayasofya Camisi (Müzesi) Sümela’daki ayin tartışmalarının ardından yeniden gündeme geldi. Başta MHP sözcüleri olmak üzere tüm Sivil Toplum Kuruluşları ibadet özgürlüğünü ‘Biz de Ayasofya Camii’nde Cuma Namazı kılmalıyız’ biçiminde seslendirdi.
Öyle ya… İktidarda bulunan AK Parti Sümela’da ayine ibadet özgürlüğü bağlamında izin verebiliyorsa… 88 yıl sonra Ortodokslar gözyaşı içinde ibadet ediyorsa… Müslüman Türkler de 50 yıldır ibadete kapatılan iki Ayasofya’da (Trabzon ve İstanbul) ibadet edebilmeli. Her ikisi de Fatih Sultan Mehmet Vakfı’na ait bu ibadethanelerde hasret giderebilmeli…
Gelin görün ki, Trabzon Ayasofya Camisi garip bir mahkeme kararıyla sessiz sedasız ve bir darbe sürecinde cami olmaktan çıkarılıp müze yapılmış(!). Vakfiyesine aykırı olan bu karar Yargıtay tarafından da onaylanmış. Bu işlem ne zaman yapılmış?.. 28 Şubat post modern darbe sürecinin en canlı günlerinde… Bir hâkim oturmuş, Fatih Sultan Mehmet Vakfı’nın cami diye vakfettiği yapıyı müzeye çevirmiş. Bizim Yargıtay da onaylamak için kılıf üstüne kılıf uydurmuş. Bizlerin de bu gerçekten tam 13 yıl sonra bugünlerde haberi olmuş.
Bu hikâye elbette burada bitmedi. Bunun için, yani hikâye devam edeceğinden iyi anlaşılması lazım. Anlaşılması için anlatılması gerekiyor. Biz de doğru bilgilendirme adına köşemizde kaydediyoruz.
Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait olmasına rağmen Ayasofya Camii (Müzesi) üzerindeki tüm tasarrufları Kültür Bakanlığı yürütüyor. 1996 yılı Haziran ayında kurulan Refah-Yol hükümetinin ilgili devlet bakanı, Fatih Sultan Mehmet tarafından cami olarak vakfedilen Ayasofya’yı Kültür Bakanlığı’ndan geri ister. Ortada protokol yoktur. Olayı işgal olarak nitelendirir ve geri verilmesini savunur. Ancak Devlet Bakanlığı geri alamaz. Bunun üzerine Kültür Bakanlığı’nı mahkemeye verir. “Mülkiyeti Fatih Sultan Mehmet Vakfı’na ait Ayasofya Camii olarak bilinen taşınmazın iadesi için” Trabzon’da dava açar. Trabzon Asliye 2. Hukuk Mahkemesi ise camiyi şu gerekçelerle müze yapar.
Mahkeme kararından naklediyoruz:
“- Trabzon Ayasofya Mahallesi’nde 24 ada 16 parsel üzerinde, tapusunda çeşmesi olan kargir cami vasfı ve ‘eski eserdir’ şerhi ile Fatih Sultan Mehmet Vakfı adına kayıtlı olan taşınmaz üzerindeki bina 1245 tarihinde kilise olarak yapılmıştır.
- Trabzon’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet’in emri ile camiye çevrilmişse de bilahare 48. Tümen Komutanlığı’nın benzin deposu olarak kullanılmıştır. (2. Dünya Harbi yıllarında)
- 1958-1963 yıllarında camiyi devralan Vakıflar İdaresi restore ettirip (Not: Devir almaya fırsat verilmeden Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce) boş olarak turistlere ziyarete açılmıştır. Muhafazasını ise Milli Eğitim Bakanlığı’na devretmiştir(Not: Vakıflar İdaresince değil, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce Ayasofya işgal edilerek, açık müze olarak kullanılmaya başlamıştır).
- Bu tarihlerde 200 metre yakınına Ayasofya Camii adıyla yeni bir cami yaptırılıp ibadete açılmıştır.
- Trabzon Ayasofya Kilisesi, Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 04.09.1985 gün ve 1426 sayılı kararı ile Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir.
- Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıkları Ankara Bölge Kurulu’nca 24.01.1986 gün ve 835 sayılı kararla cami değil, kilise özellikleri taşıdığına karar verilmiştir.
- Bu nedenlerle, taşınmazın ve üzerindeki kilise dizaynındaki binanın bir kültür varlığı olarak korunup halka açık bir müze olarak kullanılmasında kamu yararı olduğuna;
- Kilisenin tekrar cami olarak kullanılmasında hiçbir faydanın bulunmadığına;
- Yapının müze olarak kullanılması gerektiğine ve bunun için davacının dava ve taleplerinin reddedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.”
Ardından bizim Yargıtay’ın zaten Allah’tan aradığı bir karar. Cami müzeye çevriliyorsa o da onlarca gerekçe bulur. Ve onaylar.
Ya Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiyesi…
Hâkimlerimiz vakıf ruhundan ve manasından bihaber camiyi müze yapmıştır(Müze olarak kullanılmasının uygun olduğuna karar vermiştir). Yapı kiliseye benziyormuş.
Ortahisar ve Yenicuma Camii de kiliseydi. Turistler bugün oraları gezemiyorlar mı? Söz konusu olan bakımsa acaba hangileri daha bakımlı?..
Sessiz sedasız geçen bu karar idari bir kararla sonlandırılmalıdır. Fatih’in Vakfiyesi Vakıflar’a iade olunmalı ve vakfedenin talebine uygun biçimde cami olarak kullanılmalıdır. Fatih Sultan Mehmet’in adı park ve bahçelere konularak değil vakıf eserlerine ve vasiyet ettiklerine uyularak yaşatılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder